Your browser doesn’t support HTML5 audio
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِۦ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ ٱلْأَوَّلِينَ
Lâ yu’minûne bihî ve kad halet sunnetul evvelîn(evvelîne).
Önceki milletlerin (helâkine dair Allah’ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur’an’a) inanmazlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- لَا
- inanmazlar
- يُؤْمِنُونَ
- ا م ن
- ona
- بِهِ
- elbette
- وَقَدْ
- geçtiği halde
- خَلَتْ
- خ ل و
- sünneti
- سُنَّةُ
- س ن ن
- öncekilerin
- الْأَوَّلِينَ
- ا و ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Önceki milletlerin (helâkine dair Allah’ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur’an’a) inanmazlar.
- Diyanet Vakfı: Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur´an´a) inanmıyorlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Geçmiş milletlerin başına gelenler önlerinde geçmişken yine de ona iman etmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Kur´âna iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadıkları için başlarına gelenler) gelip geçmiştir.
- Ali Fikri Yavuz: Kur’ân’a iman etmezler, halbuki, evvelki inkârcılar hakkında Allah’ın sünneti (onlara yaptığı azâp hali) geçmiştir. (İbret için önlerinde duruyor).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ona iyman etmezler, halbuki önlerinde evvelkilerin sünneti geçmiştir
- Fizilal-il Kuran: Onlar Kur´an´a inanmazlar. Oysa daha önceki yoldaşları hakkında ilahi kanun işlemişti.
- Hasan Basri Çantay: (Kendilerinden) evvelkilerin (İmansızlıkları ve istihzaları yüzünden ma´ruz kaldıkları felâketler ma´lûm iken ve o gibiler hakkında ilâhî bir) sünnet (ve kanun) da geçmişken yine onlar buna (bu Kur´ana, bu peygambere) inanmazlar.
- İbni Kesir: Kendilerinden öncekilerin uğradıkları ortada iken yine de ona inanmazlar
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onlar buna, (bu Kur´an´a) inanmazlar. Halbuki, evvelkilerin sünneti (başlarına gelen felaketler) gelip geçmiştir.
- Tefhim-ul Kuran: Onlar ona (indirilen Kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.
Resim yüklenemedi.