Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالُوا۟ بَلْ جِئْنَٰكَ بِمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَمْتَرُونَ
Kâlû bel ci’nâke bi mâ kânû fîhi yemterûn(yemterûne).
Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dediler ki
- قَالُوا
- ق و ل
- doğrusu
- بَلْ
- biz sana getirdik
- جِئْنَاكَ
- ج ي ا
- بِمَا
- olduklarını
- كَانُوا
- ك و ن
- hakkında
- فِيهِ
- şüphe etmekte
- يَمْتَرُونَ
- م ر ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.”
- Diyanet Vakfı: Dediler ki: «Bilakis, biz sana, onların şüphe etmekte oldukları şeyi (azabı ve helâkı) getirdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onlar: «Hayır, biz sana onların şüphe edip durduklarını getirdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Elçiler dediler ki: «Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik.»
- Ali Fikri Yavuz: Elçiler dediler ki: “- Yok, biz sana kavminin şüphe edip durdukları azabı getirdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Yok dediler biz sana onların şekkedip durduklarını getirdik
- Fizilal-il Kuran: Onlar dediler ki; «Biz sana soydaşlarının kuşku ile karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye geldik.»
- Hasan Basri Çantay: Onlar da: «Hayır, dediler, biz sana onların, hakkında şek etmekde oldukları şey´i (azabı) getirdik».
- İbni Kesir: Onlar da: Biz, sana sadece onların şüphe edip durdukları azabı getirdik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (63-64) (Onlar da) Dediler ki: «Hayır,biz sana onların kendisinde şüphe eder oldukları şey ile geldik. Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.»
- Tefhim-ul Kuran: «Hayır» dediler, «Biz sana onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik.»
Resim yüklenemedi.