Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَآئِبِينَ
Ve mâ hum anhâ bi gâibîn(gâibîne).
Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve değillerdir
- وَمَا
- onlar
- هُمْ
- ondan
- عَنْهَا
- kaybolacak
- بِغَائِبِينَ
- غ ي ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir.
- Diyanet Vakfı: (13-16) İyiler muhakkak cennette, kötüler de cehennemdedirler. Ceza gününde oraya girerler. Onlar (kâfirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ondan çıkacak da değillerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.
- Ali Fikri Yavuz: Oradan asla çıkacak değillerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve ondan gâib olmıyacaklardır
- Fizilal-il Kuran: Oradan bir daha çıkamazlar.
- Hasan Basri Çantay: Ve onlar bundan ayrılanlar da değildir.
- İbni Kesir: Ve orada kaybolacak değildirler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (14-16) Ve muhakkak ki, facirler de yakıcı ateş içindedirler. Ceza günü oraya yaslanacaklardır. Ve onlar, ondan gaip olanlar değildirler.
- Tefhim-ul Kuran: Ve kendileri ondan ayrılıp kaybolacak değildirler.
Resim yüklenemedi.