Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِن كَادُوا۟ لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ ٱلْأَرْضِ لِيُخْرِجُوكَ مِنْهَا ۖ وَإِذًا لَّا يَلْبَثُونَ خِلَٰفَكَ إِلَّا قَلِيلًا
Ve in kâdû le yestefizzûneke minel ardı li yuhricûke minhâ ve izen lâ yelbesûne hilâfeke illâ kalîlâ(kalîlen).
Seni o yerden (Mekke’den) sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve
- وَإِنْ
- neredeyse
- كَادُوا
- ك و د
- seni tedirgin edeceklerdi
- لَيَسْتَفِزُّونَكَ
- ف ز ز
- مِنَ
- yurdundan
- الْأَرْضِ
- ا ر ض
- çıkarmak için
- لِيُخْرِجُوكَ
- خ ر ج
- oradan
- مِنْهَا
- o takdirde
- وَإِذًا
- لَا
- kalamazlar
- يَلْبَثُونَ
- ل ب ث
- senin ardından
- خِلَافَكَ
- خ ل ف
- ancak
- إِلَّا
- pek az
- قَلِيلًا
- ق ل ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Seni o yerden (Mekke’den) sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.
- Diyanet Vakfı: Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için nerdeyse dünyayı başına dar getirecekler. O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalamazlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Az daha seni bu yerden çıkarmak için rahatsız edeceklerdi ve o takdirde kendileri de senin ardından pek az kalacaklardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Ey Muhammed!) Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekler ve o takdirde onlar da senin ardından pek az kalacaklardır.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm), yakında seni bu Mekke’den çıkarmak için muhakkak ki, seni rahatsız edecekler ve o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklar (helâk olacaklardır).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve az daha seni bu Arzdan çıkarmak için iz´ac edeceklerdi ve o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklardı
- Fizilal-il Kuran: Gerçi müşrikler seni tedirgin ederek, bıktırarak Mekke´den çıkarmak amacındadırlar, ama o takdirde senden sonra orada ancak kısa bir süre kalabilirler.
- Hasan Basri Çantay: Yakında seni, neredeyse, bu yerden çıkarmak için her halde rahatsız edecekler, (fakat) o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklardır.
- İbni Kesir: Neredeyse seni memleketten çıkarmak için zorlayacaklardı. O zaman, senin ardından onlar da ancak çok az kalabilirler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve az kaldı seni yurttan çıkarmak için rahatsız edeceklerdi. O halde onlar da senden sonra pek az kalacaklardır.
- Tefhim-ul Kuran: Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar.
Resim yüklenemedi.