Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَلَمَّا رَأَوْهَا قَالُوٓا۟ إِنَّا لَضَآلُّونَ
Fe lemmâ reevhâ kâlû innâ le dâllûn(dâllûne).
Fakat bahçeyi o hâlde gördüklerinde, “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- fakat
- فَلَمَّا
- bahçeyi görünce
- رَأَوْهَا
- ر ا ي
- dediler
- قَالُوا
- ق و ل
- elbette biz
- إِنَّا
- biz (yolu) şaşırdık
- لَضَالُّونَ
- ض ل ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Fakat bahçeyi o hâlde gördüklerinde, “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler.
- Diyanet Vakfı: Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ama bağı gördüklerinde: «Biz her halde yanlış gelmişiz.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Fakat bahçeyi gördüklerinde: «Biz herhalde yanlış gelmişiz» dediler .
- Ali Fikri Yavuz: Vakta ki o bahçeyi (böyle yanmış kapkara) gördüler : “-Biz, herhalde yanlış gelmişiz.” dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Vakta ki o bağı gördüler, biz, dediler: her halde yanlış gelmişiz
- Fizilal-il Kuran: Fakat bahçeyi görünce «Herhalde biz yolu şaşırdık» dediler.
- Hasan Basri Çantay: Fakat onu (bu halde) görüverince dediler ki: «Her halde biz yanlış gelenleriz».
- İbni Kesir: Onu gördüklerinde dediler ki: Herhalde biz yanlış geldik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (26-27) Vaktâ ki o bostanlarını (o halde) gördüler, dediler ki: «Şüphe yok bizler elbette sapık kimseleriz. Hayır, biz mahrum kimseleriz.»
- Tefhim-ul Kuran: Ama onu görünce: «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız» dediler.
Resim yüklenemedi.