Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَىٰ مَا لَمْ تُحِطْ بِهِۦ خُبْرًا
Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ(hubren).
“İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve nasıl?
- وَكَيْفَ
- ك ي ف
- dayanabilirsin
- تَصْبِرُ
- ص ب ر
- عَلَىٰ
- bir şeye
- مَا
- لَمْ
- kavrayamadığın
- تُحِطْ
- ح و ط
- onu
- بِهِ
- haberdar edilerek
- خُبْرًا
- خ ب ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”
- Diyanet Vakfı: (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Havsalanın almadığı şeye nasıl sabredeceksin!» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?»
- Ali Fikri Yavuz: İç yüzünü bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Havsalanın almadığı şey´e nasıl sabredeceksin?
- Fizilal-il Kuran: Sebeplerini kavrayamayacağın olaylar karşısında nasıl sabredeceksin.
- Hasan Basri Çantay: «(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabr edersin?» dedi.
- İbni Kesir: Kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl dayanırsın?
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Ve hakikatından tamamen haberdar olmadığın bir şeye karşı nasıl sabredebilirsin?»
- Tefhim-ul Kuran: (Böyleyken) «Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?»
Resim yüklenemedi.