Your browser doesn’t support HTML5 audio
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
Ellezîne yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve hum bil âhıreti hum yûkinûn(yûkinûne).
Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- onlar ki
- الَّذِينَ
- kılarlar
- يُقِيمُونَ
- ق و م
- namazı
- الصَّلَاةَ
- ص ل و
- ve verirler
- وَيُؤْتُونَ
- ا ت ي
- zekatı
- الزَّكَاةَ
- ز ك و
- ve onlar
- وَهُمْ
- ahirete
- بِالْاخِرَةِ
- ا خ ر
- onlar
- هُمْ
- kesin olarak inanırlar
- يُوقِنُونَ
- ي ق ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.
- Diyanet Vakfı: O kimseler, namazı kılarlar, zekâtı verirler; onlar ahirete de kesin olarak iman ederler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): ki (onlar) namazı kılar, zekatı verirler, ahirete de kesin inanç edinirler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.
- Ali Fikri Yavuz: (Güzel iş yapanlar muhsinler) o kimselerdir ki, namazı gereği üzre kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de onlar yakinen (şüphesiz) iman ederler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ki namazı kılarlar ve zekâtı verirler, Âhırete de onlar yakîn edinirler
- Fizilal-il Kuran: İşte onlar ki, namaz kılarlar, zekât verirler, ahirete de kesin olarak inanırlar.
- Hasan Basri Çantay: (O ihsan erbabı) ki onlar dosdoğru namazı kılanlar, zekâtı verenlerdir. Onlar âhirete yakıyn (ya´ni katî insan) haasıl edenlerin de ta kendileridir.
- İbni Kesir: Onlar ki; namaz kılarlar, zekat verirler ve onlar ahirete de yakınen inanırlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onlar ki, namazı ikame ederler ve zekâtı verirler ve onlar, ahirete kat´i surette inanırlar.
- Tefhim-ul Kuran: Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inananlardır.
Resim yüklenemedi.