Your browser doesn’t support HTML5 audio
عَنِ ٱلْيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ عِزِينَ
Anil yemîni ve aniş şimâli ızîn(ızîne).
(36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar?
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- -dan
- عَنِ
- sağ-
- الْيَمِينِ
- ي م ن
- ve
- وَعَنِ
- soldan
- الشِّمَالِ
- ش م ل
- ayrı ayrı gruplar halinde
- عِزِينَ
- ع ز و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar?
- Diyanet Vakfı: (36-37) (Resûlüm!) O kâfirlere ne oluyor ki, bölük bölük sağından ve solundan sana doğru koşuyorlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Sağdan ve soldan bölük bölük.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sağdan ve soldan bölük bölük.
- Ali Fikri Yavuz: Sağdan ve soldan bölük bölük...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sağdan ve soldan fırka fırka
- Fizilal-il Kuran: Sağdan, soldan, ayrı ayrı gruplar halinde gelip etrafını sarıyorlar.
- Hasan Basri Çantay: (36-37) Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar.
- İbni Kesir: Sağdan ve soldan halka halka olarak.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (36-37) Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan.
- Tefhim-ul Kuran: Sağ yandan ve sol yandan bölükler halinde.
Resim yüklenemedi.