Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَٰلَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا ۖ لَّوْ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Kâle in lebistum illâ kalîlen lev ennekum kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
Allah, şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- buyurdu ki
- قَالَ
- ق و ل
- إِنْ
- kalmadınız
- لَبِثْتُمْ
- ل ب ث
- başka
- إِلَّا
- az bir (zamandan)
- قَلِيلًا
- ق ل ل
- keşke
- لَوْ
- siz
- أَنَّكُمْ
- bilseydiniz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- -mi sandınız?
- تَعْلَمُونَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah, şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.”
- Diyanet Vakfı: Buyurur: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Allah buyuruyor ki: «Bilmiş olsanız, gerçekten pek az kaldınız.»
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Allah) buyurur ki: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!
- Ali Fikri Yavuz: (Allah onlara şöyle) buyuracak “- Bilmiş olsanız, hakikaten pek az kaldınız (çünkü ahiretteki bekleyişiniz sonsuzdur).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Buyurur ki bilmiş olsanız cidden pek az kaldınız
- Fizilal-il Kuran: Allah, onlara der ki; «Orada az bir süre kaldınız. Keşki bunu vaktiyle bilmiş olsaydınız.»
- Hasan Basri Çantay: Buyurdu (buyuracak) ki: «Az bir zamandan (fazla) kalmadınız! (Cehennemde kalacağınız ebedî zamanları) hakıykaten bir bilseydiniz».
- İbni Kesir: Buyurdu ki: Çok az bir süre kaldınız. Keşki bilseydiniz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Buyuracaktır ki: «Siz ancak pek az kaldınız, eğer siz hakikaten bilir kimseler oldunuz iseniz.»
- Tefhim-ul Kuran: Dedi ki: «Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten siz bir bilseydiniz,»
Resim yüklenemedi.