Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَذَرْهُمْ فِى غَمْرَتِهِمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Fe zerhum fî gamratihim hattâ hîn(hînin).
Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak!
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- onları bırak
- فَذَرْهُمْ
- و ذ ر
- içinde
- فِي
- gafletleri
- غَمْرَتِهِمْ
- غ م ر
- kadar
- حَتَّىٰ
- bir süreye
- حِينٍ
- ح ي ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak!
- Diyanet Vakfı: Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Şimdi sen onları bir zamana kadar dalgınlıkları içinde bırak.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
- Ali Fikri Yavuz: Şimdi (Ey Rasûlüm), o Mekke kâfirlerini bir vakte kadar dalgınlıkları içinde bırak.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şimdi sen onları bırak dalgınlıkları içinde tâ bir deme kadar
- Fizilal-il Kuran: Bir süre için onları gafletleri ve sapıklıkları ile başbaşa bırak.
- Hasan Basri Çantay: Şimdi sen onları bir vaktâ kadar sapıklıkları içinde bırak.
- İbni Kesir: Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Artık sen onları kendi dalâletleri içinde bir zamana kadar terket.
- Tefhim-ul Kuran: Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
Resim yüklenemedi.