Your browser doesn’t support HTML5 audio
كُلُوا۟ وَٱشْرَبُوا۟ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Kulû veşrebû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
“Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- yeyin
- كُلُوا
- ا ك ل
- ve için
- وَاشْرَبُوا
- ش ر ب
- afiyetle
- هَنِيئًا
- ه ن ا
- karşılık
- بِمَا
- olduğunuza
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- yapıyor(sunuz)
- تَعْمَلُونَ
- ع م ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”
- Diyanet Vakfı: (Kendilerine:) «İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi âfiyetle yeyin için» (denir).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Yaptığınız işlere karşılık yiyin, için; afiyet olsun!
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Onlara): «Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için» (denir).
- Ali Fikri Yavuz: (Bu cennetliklere şöyle denilir): İşlediğiniz amellere karşılık, âfiyetle yeyin, için...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Yeyin, için âfiyet olsun işlediğiniz amellere mukabil
- Fizilal-il Kuran: Yapmış olduğunuz iyiliklerin karşılığı olarak şimdi afiyetle yiyiniz ve içiniz.
- Hasan Basri Çantay: (Şöyle denilir): «İşlemiş olduğunuz (iyi) amel (ve hareketlere mukaabil afiyetle yeyin, için».
- İbni Kesir: İşlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle.
- Tefhim-ul Kuran: Yapmakta olduklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için.
Resim yüklenemedi.