Your browser doesn’t support HTML5 audio
ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
Summe yukâlu hâzellezî kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- sonra
- ثُمَّ
- denilecektir
- يُقَالُ
- ق و ل
- işte budur
- هَٰذَا
- şey
- الَّذِي
- olduğunuz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- onu
- بِهِ
- yalanlıyor(lar)
- تُكَذِّبُونَ
- ك ذ ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir.
- Diyanet Vakfı: Sonra onlara: «İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur» denilir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Sonra da onlara: «İşte bu, sizin yalanlayıp durduğunuz!» denilecek.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.
- Ali Fikri Yavuz: Sonra (onlara) şöyle denilecek: “- İşte (dünyada) inkâr etmiş olduğunuz (azab) budur.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sonra da denecek: işte bu, sizin o tekzîb edip durduğunuz
- Fizilal-il Kuran: Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.
- Hasan Basri Çantay: Sonra da (onlara) «İşte (bu azâb) sizin yalan saymakda devam etdiğiniz şeydir» denilecek.
- İbni Kesir: Sonra da onlara; yalanlayıp durduğunuz işte budur, denilecektir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Sonra denilir ki: «İşte bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.»
- Tefhim-ul Kuran: Sonra onlara: «İşte sizin yalanlamakta olduğunuz budur» denir.
Resim yüklenemedi.