Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوٓا۟ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَضَآلُّونَ
Ve izâ reevhum kâlû inne hâulâi ledâllûn(ledâllûne).
Mü’minleri gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve zaman
- وَإِذَا
- onları gördükleri
- رَأَوْهُمْ
- ر ا ي
- derlerdi
- قَالُوا
- ق و ل
- şüphesiz
- إِنَّ
- şunlar
- هَٰؤُلَاءِ
- sapıklardır
- لَضَالُّونَ
- ض ل ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Mü’minleri gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.
- Diyanet Vakfı: Müminleri gördüklerinde: «Şüphesiz bunlar sapıtmış» derlerdi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): İnananları gördüklerinde: «İşte bunlar sapıklar!» diyorlardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Müminleri gördükleri vakit; «işte bunlar sapıklar» diyorlardı.
- Ali Fikri Yavuz: Müminleri gördükleri vakit: “- İşte bunlar sapıklardır.” diyorlardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve onları gördükleri vakıt ha, işte bunlar sapıklar diyorlardı
- Fizilal-il Kuran: İnananları gördüklerinde «Bunlar sapıklardır» derlerdi.
- Hasan Basri Çantay: Onları gördükleri zaman «Bunlar muhakkak sapıklardır» terlerdi.
- İbni Kesir: Onları gördükleri vakit; muhakkak bunlar sapıklardır, derlerdi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onları gördükleri vakit derlerdi ki: «İşte bunlar sapıklardır.»
- Tefhim-ul Kuran: Onları gördükleri zaman ise: «Bunlar kuşkusuz şaşkın sapıklardır» derlerdi.
Resim yüklenemedi.