Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَإِنَّ ٱلْجَنَّةَ هِىَ ٱلْمَأْوَىٰ
Fe innel cennete hiyel me’vâ.
(40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- Gerçekten
- فَإِنَّ
- cennettir
- الْجَنَّةَ
- ج ن ن
- onun
- هِيَ
- barınağı
- الْمَأْوَىٰ
- ا و ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
- Diyanet Vakfı: (40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): muhakkak cennettir onun varacağı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
- Ali Fikri Yavuz: Muhakkak cennet onun varacağı yerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): muhakak Cennettir onun varacağı
- Fizilal-il Kuran: Onun barınağı da cennettir.
- Hasan Basri Çantay: işte muhakkak ki cennet onun varacağı yerin ta kendisidir.
- İbni Kesir: Şüphesiz ki onun varacağı yer, cennettir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Artık cennette, o da (o kimse için) yurttur.
- Tefhim-ul Kuran: Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.
Resim yüklenemedi.