Your browser doesn’t support HTML5 audio
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben).
Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar!
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- لَا
- tadmazlar
- يَذُوقُونَ
- ذ و ق
- orada
- فِيهَا
- bir serinlik
- بَرْدًا
- ب ر د
- ve ne de
- وَلَا
- içilecek bir şey
- شَرَابًا
- ش ر ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar!
- Diyanet Vakfı: (23-26) (Azgınlar) orada çağlar boyu kalırlar, orada bir serinlik ya da (susuzluk gideren) bir içecek tatmazlar, ancak (dünyada yaptıklarına) uygun karşılık olarak kaynar su ve irin tadarlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de bir içecek.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.
- Ali Fikri Yavuz: Orada ne bir serinlik tadacaklar ne de içilecek bir şey!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ne bir serinlik tatacaklar ne de bir şarab
- Fizilal-il Kuran: Orada ne bir serinlik ne de içilecek bir şey tadarlar.
- Hasan Basri Çantay: orada ne bir serinlik, ne de içilecek bir şey tatmayacaklar.
- İbni Kesir: Orada serinlik ve içecekler tadamayacaklardır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (23-25) Onun içinde devirlerce kalıcılardır. Orada bir serinlik, içilecek bir su tadamazlar. Ancak bir kaynar su ve bir irin tadarlar.
- Tefhim-ul Kuran: Orada ne serinlik tadacaklar, ne de bir içecek.
Resim yüklenemedi.