Your browser doesn’t support HTML5 audio
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَىٰ
Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.
(1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- مَا
- sapmadı
- ضَلَّ
- ض ل ل
- arkadaşınız
- صَاحِبُكُمْ
- ص ح ب
- ve
- وَمَا
- azmadı
- غَوَىٰ
- غ و ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.
- Diyanet Vakfı: (1-3) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): arkadaşınız şaşırmadı, azıtmadı da!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.
- Ali Fikri Yavuz: Sapmadı doğru yoldan arkadaşınız (Hz. Peygamber), azıtmadı da; (haberiniz olsun, ey Kureyş halkı!)
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da
- Fizilal-il Kuran: Arkadaşınız Muhammed ne sapıttı ne de azıttı.
- Hasan Basri Çantay: saahibiniz (doğru yoldan) sapmadı. Baatıla da inanmadı.
- İbni Kesir: Arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (2-3) Sahibiniz şaşırmadı ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez.
- Tefhim-ul Kuran: Sahibiniz (olan peygamber) şaşırıp sapmadı ve azmadı.
Resim yüklenemedi.