Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَثَمُودَا۟ فَمَآ أَبْقَىٰ
Ve semûde femâ ebkâ.
(50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve Semud’u
- وَثَمُودَ
- فَمَا
- geriye bırakmadı
- أَبْقَىٰ
- ب ق ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.
- Diyanet Vakfı: Semûd´u da (O helâk etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ve Semud´u da hiç bırakmadı!.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ve Semûd´u da bırakmadı.
- Ali Fikri Yavuz: Semûd’u da (helâk etti ve onlardan) hiç bırakmadı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve Semûd´u da hiç bırakmadı
- Fizilal-il Kuran: Semudoğullarının da. Kazıdı köklerini.
- Hasan Basri Çantay: Semuudu da. Öyle ki (onlardan hiçbirini) bırakmadı.
- İbni Kesir: Semud´u da. Geri bırakmadan.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (51-52) Ve Semûd´u (da o helâk etti) artık (onlardan hiçbirini) bırakmadı. Ve evvelce de Nûh kavmini (helâk etmişti). Şüphe yok ki, onlar olmuşlardı onlar, en zalim ve en azgın (kimseler).
- Tefhim-ul Kuran: Semûd´u da. Böylelikle (o halklardan kimseyi) bırakmadı.
Resim yüklenemedi.