Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِنَّآ أَخْلَصْنَٰهُم بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى ٱلدَّارِ
İnnâ ahlasnâhum bi hâlisatin zikred dâr(dâri).
Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- elbette biz
- إِنَّا
- onları ihlaslı (kul) yaptık
- أَخْلَصْنَاهُمْ
- خ ل ص
- samimiyetle
- بِخَالِصَةٍ
- خ ل ص
- düşüncesiyle
- ذِكْرَى
- ذ ك ر
- ahiret yurdu
- الدَّارِ
- د و ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.
- Diyanet Vakfı: Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Çünkü Biz onları temiz bir hasletle, halis ahiret yurdu düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Çünkü biz onları temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.
- Ali Fikri Yavuz: Çünkü biz, onları, ahiret yurdunu anmaktan ibaret pak bir hasletle hâlis (insanlar) kıldık.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır
- Fizilal-il Kuran: Biz onları Ahiret yurdunu düşünen, gönülden bağlı kullar yaptık.
- Hasan Basri Çantay: Çünkü biz onları katkısız (şaibesiz) bir hasletle — ki (bu dâima) yurd (ları) nı hatırlama (ları ve onun için çalışmaları) dır — haalis (insanlar) yapdık.
- İbni Kesir: Doğrusu Biz, onları ahiret yurdunu samimiyetle düşünen kimseler kıldık.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (45-46) Ve kuvvetler ve basiretler sahipleri olan kullarımız İbrahim´i ve İshak´ı ve Ya´kub´u da an. Şüphe yok ki, Biz onları dar-ı ahireti düşünme hasletiyle mümtaz, ihlâs sahipleri kılmıştık.
- Tefhim-ul Kuran: Gerçekten biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp anan ihlas sahipleri kıldık.
Resim yüklenemedi.