Your browser doesn’t support HTML5 audio
هَٰذَا فَلْيَذُوقُوهُ حَمِيمٌ وَغَسَّاقٌ
Hâzâ fel yezûkûhu hamiymun ve gassâk(gassâkun).
İşte (azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- işte
- هَٰذَا
- onu tadsınlar
- فَلْيَذُوقُوهُ
- ذ و ق
- kaynar
- حَمِيمٌ
- ح م م
- ve kokuşmuşdur
- وَغَسَّاقٌ
- غ س ق
- Diyanet İşleri Başkanlığı: İşte (azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin.
- Diyanet Vakfı: İşte bu; kaynar su ve irindir. Onu tatsınlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): İşte kaynar su ve irin; tatsınlar onu.
- Elmalılı Hamdi Yazır: İşte artık tatsınlar onu ki, o kaynar su ve irindir.
- Ali Fikri Yavuz: İşte bu, kâfirlere... Artık tadsınlar kaynar sudan ve irinden ibaret Cehennem azabını...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk
- Fizilal-il Kuran: İşte bu kaynar su ve irindir, artık onu tatsınlar.
- Hasan Basri Çantay: İşte o azâbı, (evet) onu tatsınlar (ki bu) kaynar su ve irindir.
- İbni Kesir: İşte şu, kaynar su ve irin. Tatsınlar onu.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (56-58) Cehennem vardır. Ona yaslanacaklardır. Artık ne fena döşek. İşte o. Artık onu tatsınlar. Son derece sıcaktır ve gövdelerden çıkan irindir. Ve onun şeklinden başkaca da çiftler vardır.
- Tefhim-ul Kuran: İşte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin.
Resim yüklenemedi.