Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلصَّآفُّونَ
Ve innâ le nahnus sâffûn(sâffûne).
“Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve elbette biziz
- وَإِنَّا
- muhakkak biz
- لَنَحْنُ
- o saf saf dizilenler
- الصَّافُّونَ
- ص ف ف
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız.”
- Diyanet Vakfı: (164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah´ı tesbih ederiz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Elbette biziz o saf saf dizilenler, biziz ;
- Elmalılı Hamdi Yazır: (164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler.
- Ali Fikri Yavuz: Gerçekten biz, (Allah’ın emri karşısında) saf bağlayanlarız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve biz elbette biz o saf dizenleriz
- Fizilal-il Kuran: Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız.
- Hasan Basri Çantay: Biziz o saf saf dizilenler mutlak biz.
- İbni Kesir: Ve muhakkak ki biz; saf bağlayıp duranlarız.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.
- Tefhim-ul Kuran: «Biziz, o saflar halinde dizilmiş olanlar, gerçekten biziz.»
Resim yüklenemedi.