Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلْمُسَبِّحُونَ
Ve innâ le nahnul musebbihûn(musebbihûne).
“Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve elbette biziz
- وَإِنَّا
- muhakkak biz
- لَنَحْنُ
- o tesbih edenler
- الْمُسَبِّحُونَ
- س ب ح
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.”
- Diyanet Vakfı: (164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah´ı tesbih ederiz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): elbette biziz o tesbih edenler, biziz.» Derler
- Elmalılı Hamdi Yazır: (164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler.
- Ali Fikri Yavuz: Ve Muhakkak ki biz, (Allah’ı şanına lâyık olmayan şeylerden) tenzih edenleriz.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz
- Fizilal-il Kuran: Allah´ı tesbih edenleriz.
- Hasan Basri Çantay: Biziz o tesbîh edenler de mutlak biz.
- İbni Kesir: Ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.
- Tefhim-ul Kuran: «Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz.»
Resim yüklenemedi.