Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَكَفَرُوا۟ بِهِۦ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Fe keferû bih(bihî), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).
Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ama inkar ettiler
- فَكَفَرُوا
- ك ف ر
- onu
- بِهِ
- yakında
- فَسَوْفَ
- bileceklerdir
- يَعْلَمُونَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler.
- Diyanet Vakfı: İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Fakat şimdi O´nu inkar ettiler, artık ileride bilecekler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir.
- Ali Fikri Yavuz: Fakat şimdi onu, (Peygamber’i ve Kur’an’ı) inkâr ettiler. Artık ileride (başlarına gelecek azabı) bileceklerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler
- Fizilal-il Kuran: Ancak o uyarıyı inkâr ettiler, yakında inkârlarının sonucunu bileceklerdir.
- Hasan Basri Çantay: Şimdi ise ona (inanmayıb) kâfir oldular, ileride (küfürlerinin akıbetini) bileceklerdir ya.
- İbni Kesir: Sonunda O´na küfrettiler, ama ilerde bileceklerdir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (170-171) Fakat şimdi O´nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir.
- Tefhim-ul Kuran: Fakat (kitap gelince) onu tanımayıp küfrettiler; yakında bileceklerdir.
Resim yüklenemedi.