Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنْيَا بِزِينَةٍ ٱلْكَوَاكِبِ
İnnâ zeyyennes semâed dunyâ bi zîynetinil kevâkib(kevâkibi).
Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- elbette biz
- إِنَّا
- süsledik
- زَيَّنَّا
- ز ي ن
- semasını
- السَّمَاءَ
- س م و
- dünya
- الدُّنْيَا
- د ن و
- bir zinetle
- بِزِينَةٍ
- ز ي ن
- yıldızlarla
- الْكَوَاكِبِ
- ك و ك ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.
- Diyanet Vakfı: Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bakınız Biz o dünya göğünü (yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla donattık.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
- Ali Fikri Yavuz: Gerçekten biz, en aşağıda olan gökyüzünü, yıldızlardan ibaret bir süsle donattık.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bakınız biz o Dünya Semayı (o yakın Göğü) bir ziynetle donattık; kevakib.
- Fizilal-il Kuran: Bize en yakın göğü, bir süsle ve yıldızlarla süsledik.
- Hasan Basri Çantay: Hakîkat biz (size) en yakın göğü bir zînetle, yıldızlarla (donatıp) süsledik.
- İbni Kesir: Doğrusu Biz; dünya göğünü bir süsle, yıldızlarla süsledik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik.
- Tefhim-ul Kuran: Hiç şüphesiz, biz dünya göğünü ´çekici bir süsle´, yıldızlarla süsleyip donattık.