Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُنذَرِينَ
Fanzur keyfe kâne âkibetul munzerîn(munzerîne).
Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu!
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- bak
- فَانْظُرْ
- ن ظ ر
- nasıl
- كَيْفَ
- ك ي ف
- oldu
- كَانَ
- ك و ن
- sonu
- عَاقِبَةُ
- ع ق ب
- uyarılanların
- الْمُنْذَرِينَ
- ن ذ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu!
- Diyanet Vakfı: Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?
- Ali Fikri Yavuz: Şimdi bak, o korkutulanların akıbeti (helâk edilişleri) nasıl oldu?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu?
- Fizilal-il Kuran: Bak, o uyarılanların sonu nice oldu.
- Hasan Basri Çantay: Bak, o korkutulanların akıbeti nice oldu!
- İbni Kesir: Bir bak; uyarılanların akıbeti nice oldu.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.
- Tefhim-ul Kuran: Uyarılıp korkutulanların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.
Resim yüklenemedi.