Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَّآ أُخْفِىَ لَهُم مِّن قُرَّةِ أَعْيُنٍ جَزَآءًۢ بِمَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
Fe lâ ta’lemu nefsun mâ uhfiye lehum min kurreti a’yun(a’yunin), cezâen bi mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve asla
- فَلَا
- bilemez
- تَعْلَمُ
- ع ل م
- hiç kimse
- نَفْسٌ
- ن ف س
- ne
- مَا
- saklandığını
- أُخْفِيَ
- خ ف ي
- onlar için
- لَهُمْ
- مِنْ
- aydınlatıcı
- قُرَّةِ
- ق ر ر
- gözler
- أَعْيُنٍ
- ع ي ن
- karşılık olarak
- جَزَاءً
- ج ز ي
- şeylere
- بِمَا
- oldukları
- كَانُوا
- ك و ن
- yapıyor(lar)
- يَعْمَلُونَ
- ع م ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
- Diyanet Vakfı: Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Şimdi kimse, yaptıklarına karşılık onlar için gizlenmiş olan gözler sürurunu (ne gibi sevindirici bir nimet saklandığını) bilemez.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez.
- Ali Fikri Yavuz: Artık (dünyada) işledikleri salih amellere mükâfat olarak kendileri için, göz aydınlığından ne hazırlanıb saklandığını kimse bilmez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şimdi kimse bilemez onlar için gizlenmiş olan gözler sürurunu yaptıkları amellere mükâfat için
- Fizilal-il Kuran: Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz kamaştırıcı nimetlerin saklı olduğunu hiç kimse bilmez.
- Hasan Basri Çantay: Artık onlar için, yapmakda olduklarına bir mükâfat olarak, gözlerin aydın olacağı (nimetlerden) kendilerine neler gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez.
- İbni Kesir: Yaptıklarına karşılık olarak onlara gözlerin aydın olacağı, nelerin gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onlara yapar oldukları şeylere mükâfaaten gözlerin aydın olacağı şeylerden neler saklanılmış olduğunu artık hiçbir kimse bilmez.
- Tefhim-ul Kuran: Artık hiçbir nefis, yapmakta olduklarına karşılık olmak üzere, kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.