Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْنَآ أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ ٱلْوَٰعِظِينَ
Kâlû sevâun aleynâ e vaazte em lem tekun minel vâızîn(vâızîne).
Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dediler ki
- قَالُوا
- ق و ل
- aynıdır
- سَوَاءٌ
- س و ي
- bizce
- عَلَيْنَا
- öğüt versen de
- أَوَعَظْتَ
- و ع ظ
- veya
- أَمْ
- لَمْ
- olmasan da
- تَكُنْ
- ك و ن
- -den
- مِنَ
- öğüt verenler-
- الْوَاعِظِينَ
- و ع ظ
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”
- Diyanet Vakfı: (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Dediler ki: «Sen ha öğüt vermişsin, ha öğüt verenlerden olmamışsın, bizce birdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Dediler ki: «Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir.»
- Ali Fikri Yavuz: Onlar dediler ki: “- Sen öğüd versen de, öğüd verenlerden olmasan da bizce farkı yoktur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sen, dediler: ha va´zetmişin ha va´zedenlerden olmamışın bizce müsavidir
- Fizilal-il Kuran: Adoğulları dediler ki, «İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir.»
- Hasan Basri Çantay: Dediler: «Va´z etsen de, yahud va´z edicilerden olmasan da bize göre birdir».
- İbni Kesir: Dediler ki: Öğüt versen de, yahut öğüt verenlerden olmasan da bizim için eşittir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Dediler ki: «Öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bize karşı müsavîdir.»
- Tefhim-ul Kuran: Dediler ki: «Bizim için farketmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da.»
Resim yüklenemedi.