Your browser doesn’t support HTML5 audio
ثُمَّ جَآءَهُم مَّا كَانُوا۟ يُوعَدُونَ
Summe câehum mâ kânû yûadûn(yûadûne).
Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?)
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- sonra
- ثُمَّ
- kendilerine gelse
- جَاءَهُمْ
- ج ي ا
- şey
- مَا
- oldukları
- كَانُوا
- ك و ن
- tehdid ediliyor
- يُوعَدُونَ
- و ع د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?)
- Diyanet Vakfı: (205-206) Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatıp nimetlerden faydalandırsak, sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Sonra kendilerine yapılan tehdit gelip çatsa,
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,
- Ali Fikri Yavuz: Sonra kendilerine verilen azab vaadi gelip çatarsa,
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa
- Fizilal-il Kuran: Sonra tehdit edildikleri azap başlarına gelse;
- Hasan Basri Çantay: (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi?
- İbni Kesir: Sonra kendilerine vaadolunan şey başlarına gelse,
- Ömer Nasuhi Bilmen: Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa.
- Tefhim-ul Kuran: Sonra kendilerine va´dolunan (azab günü) geliverse,
Resim yüklenemedi.