Your browser doesn’t support HTML5 audio
ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَٰلِمِينَ
Zikrâ, ve mâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).
Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- uyarırlardı
- ذِكْرَىٰ
- ذ ك ر
- ve
- وَمَا
- biz değildik
- كُنَّا
- ك و ن
- zulmediciler
- ظَالِمِينَ
- ظ ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.
- Diyanet Vakfı: (208-209) Biz hiçbir memleketi, öğüt vermek üzere (gönderdiğimiz) uyarıcıları (peygamberleri) olmadan yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): (Onlara) ihtar edilmiştir ve Biz haksızlık etmiş değilizdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.
- Ali Fikri Yavuz: (Onlara) öğüd verilmiştir. Biz (onları helâk etmekle) zulmetmiş değilizdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): İhtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değilizdir
- Fizilal-il Kuran: Amaç başlarına gelecekleri kendilerine önceden haber vermektir. Biz zalim değiliz.
- Hasan Basri Çantay: (208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz.
- İbni Kesir: Öğüt olarak. Ve Biz, zalimler olmadık
- Ömer Nasuhi Bilmen: Azîm bir tenbih yapılmıştır ve Biz zulmedenler olmadık.
- Tefhim-ul Kuran: (Onlara) hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedenler değiliz.
Resim yüklenemedi.