Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَآ أَضَلَّنَآ إِلَّا ٱلْمُجْرِمُونَ
Ve mâ edallenâ illel mucrimûn(mucrimûne).
“Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- وَمَا
- bizi saptıramazlar
- أَضَلَّنَا
- ض ل ل
- bakası
- إِلَّا
- suçlulardan
- الْمُجْرِمُونَ
- ج ر م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”
- Diyanet Vakfı: Bizi ancak o günahkârlar saptırdı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ve bizi hep o suçlular şaşırtmıştı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı.»
- Ali Fikri Yavuz: Bizi ancak (kendilerine uyduğumuz bizden önceki) mücrimler sapıttı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı
- Fizilal-il Kuran: Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır.
- Hasan Basri Çantay: «Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı».
- İbni Kesir: Ve bizi suçlulardan başka da saptıran olmamıştı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Ve bizi ancak o mücrimler sapıtmış oldular.»
- Tefhim-ul Kuran: «Bizi suçlu günahkârlardan başka saptıran da olmadı.»
Resim yüklenemedi.