Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْجِبَالِ فَقُلْ يَنسِفُهَا رَبِّى نَسْفًا
Ve yes’elûneke anil cibâli fe kul yensifuhâ rabbî nesfâ(nesfen).
(Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve sana soruyorlar
- وَيَسْأَلُونَكَ
- س ا ل
- -dan
- عَنِ
- dağlar-
- الْجِبَالِ
- ج ب ل
- de ki
- فَقُلْ
- ق و ل
- onları savuracak
- يَنْسِفُهَا
- ن س ف
- Rabbim
- رَبِّي
- ر ب ب
- ufalayıp
- نَسْفًا
- ن س ف
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.”
- Diyanet Vakfı: (Resûlüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bir de sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: «Rabbim, onları un ufak edip savuracak!
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Ey Muhammed!) Sana dağlar(ın kıyametteki durumunu) sorarlar, de ki: «Rabbim onları ufalayıp savuracak.»
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm), sana dağların kıyâmetteki halini sorarlar(sa), de ki: “- Rabbim onları ufalayıp savuracak.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bir de sana dağlardan soruyorlar, binaenaleyh de ki: rabbım onları un ufra edip savuracak da
- Fizilal-il Kuran: Ey Muhammed, sana dağlara ilişkin soru sorarlar. De ki; Rabb´im onları ufalayıp havada savurur.
- Hasan Basri Çantay: Sana dağları (n kıyamet günündeki haalini) sorarlar. De ki: «Rabbim onları ufalayıb savuracak».
- İbni Kesir: Ve sana dağlardan sorarlar. De ki: Rabbım, onları ufalayıp savuracak.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve sana dağlardan sorarlar. Binaenaleyh de ki: «Onları Rabbim darmadağın edip savuracaktır.»
- Tefhim-ul Kuran: Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: «Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak.»
Resim yüklenemedi.