Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً أُخْرَىٰٓ
Ve lekad menennâ aleyke merreten uhrâ.
“Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- zaten
- وَلَقَدْ
- biz lutufta bulunmuştuk
- مَنَنَّا
- م ن ن
- sana
- عَلَيْكَ
- bir kez
- مَرَّةً
- م ر ر
- daha
- أُخْرَىٰ
- ا خ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk.”
- Diyanet Vakfı: Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Şanıma andolsun ki, Biz sana diğer bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «And olsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik»
- Ali Fikri Yavuz: And olsun, biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şanım hakkı için biz lûtfeylemiştik sana diğer bir def´a daha
- Fizilal-il Kuran: Biz, bundan önce de bir kere daha sana lütufta bulunmuştuk.
- Hasan Basri Çantay: (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey´i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım.
- İbni Kesir: Zaten sana, başka bir defa daha lutufta bulunmuştuk.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Ve andolsun ki, sana başka defa da ihsanda bulunmuşuzdur.»
- Tefhim-ul Kuran: «Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.»
Resim yüklenemedi.