Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَأْتِيَاهُ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَٰكَ بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكَ ۖ وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىٰ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلْهُدَىٰٓ
Fe’tiyâhu fe kûlâ innâ resûlâ rabbike fe ersil meanâ benî isrâîle ve lâ tuazzibhum, kad ci’nâke bi âyetin min rabbik(rabbike), ves selâmu alâ menittebeal hudâ.
“Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.’ ”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- haydi varın ona
- فَأْتِيَاهُ
- ا ت ي
- deyin ki
- فَقُولَا
- ق و ل
- şüphesiz biz
- إِنَّا
- elçileriyiz
- رَسُولَا
- ر س ل
- senin Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- gönder
- فَأَرْسِلْ
- ر س ل
- bizimle
- مَعَنَا
- oğullarını
- بَنِي
- ب ن ي
- İsrail
- إِسْرَائِيلَ
- ve
- وَلَا
- onlara azab etme
- تُعَذِّبْهُمْ
- ع ذ ب
- kuşkusuz
- قَدْ
- biz sana getirdik
- جِئْنَاكَ
- ج ي ا
- bir ayet
- بِايَةٍ
- ا ي ي
- -den
- مِنْ
- Rabbin-
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- ve Esenlik
- وَالسَّلَامُ
- س ل م
- üzerinedir
- عَلَىٰ
- kimseler
- مَنِ
- uyan
- اتَّبَعَ
- ت ب ع
- hidayete
- الْهُدَىٰ
- ه د ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.’ ”
- Diyanet Vakfı: Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Haydi, varın da ona deyin ki: «Haberin olsun, biz Rabbinin elçileriyiz, artık İsrail oğullarını bizimle gönder, onlara işkence etme, biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik, selam da doğruya uyanlara!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Hemen gidin de Firavun´a deyin ki: «Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrailoğulları´nı bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam doğru yolda gidenleredir.»
- Ali Fikri Yavuz: Hemen gidin de Firavun’a deyin ki, biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrail Oğullarını bizimle gönder. (Şam’a gitsinler, esaret ve kölelikten, eziyyetten kurtulsunlar). Onlara azap etme (oğullarını öldürüp işkence yapma). Biz, sana, Rabbinden bir mucize ile geldik. Dünya ve ahiret selâmeti, hidayete (tevhid dinine) tabi olanlaradır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Haydin varın da ona deyin ki haberin olsun biz rabbının Resulleriyiz, artık Benî İsraîli bizimle gönder ve onları ta´zib etme, biz sana rabbından bir âyetle geldik, selâm da doğruya tabi´ olanadır
- Fizilal-il Kuran: Ona varınız ve deyiniz ki; ´Biz Rabbinin sana gönderdiği elçileriz. İsrailoğullarının bizimle birlikte Mısır´dan ayrılmalarına izin ver. Onlara işkence etme. Sana Rabbi´inden, doğru söylediğimizi kanıtlayacak mucizeler ile geldik. Doğru yola girenler esenliğe ereceklerdir.
- Hasan Basri Çantay: «Hemen gidin de ona (şöyle) deyin: — Biz Rabbinin iki elçisiyiz. Artık İsrâîl oğullarını bizimle gönder. Onlara işkence etme. Biz sana Rabbinden hakıykî bir âyet getirdik. Selâm (ve selâmet), doğruya tâbi olanlara».
- İbni Kesir: Haydi ona gidin ve deyin ki: Doğrusu biz, senin Rabbının elçileriyiz. Artık İsrailoğullarını bizimle gönder ve onlara azab etme. Hem biz, Rabbından sana bir ayetle geldik. Hidayete tabi olanların üzerine selam olsun
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Haydin ona varıp da deyiniz ki, şüphe yok biz Rabbin iki resûlüyüz. Artık İsrailoğullarını bizimle beraber gönder ve onlara işkence etme, biz sana muhakkak Rabbin tarafından mûcize ile geldik. Selâm ise hidâyete tâbi olan kimse üzerinedir.»
- Tefhim-ul Kuran: «Haydi ona gidin de deyin ki: -Biz senin Rabbinin elçileriyiz, İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder ve onlara (artık) azab verme. Sana Rabbinden bir ayetle geldik. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun.»