Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَقَدْ أَرَيْنَٰهُ ءَايَٰتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ
Ve lekad ereynâhu âyâtinâ kullehâ fe kezzebe ve ebâ.
Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve andolsun
- وَلَقَدْ
- biz ona gösterdik
- أَرَيْنَاهُ
- ر ا ي
- ayetlerimizin
- ايَاتِنَا
- ا ي ي
- hepsini
- كُلَّهَا
- ك ل ل
- yine de yalanladı
- فَكَذَّبَ
- ك ذ ب
- ve dayattı
- وَأَبَىٰ
- ا ب ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.
- Diyanet Vakfı: Andolsun biz ona (Firavun´a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Andolsun ki. Biz Firavuna bütün mucizelerimizi gösterdik; öyle iken o, yine yalanladı ve dayattı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: And olsun ki, biz, Firavun´a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onları yalan sayıp kabulden çekindi.
- Ali Fikri Yavuz: Yemin olsun ki, biz, Firavun’a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o, yine mucizelerimizi yalanladı ve hakkı kabulden çekindi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Kasem olsun biz, ona âyetlerimizin hepsini gösterdik, öyle iken o yine yalan dedi dayattı
- Fizilal-il Kuran: Biz Firavun´a tüm ayetlerimizi gösterdik, fakat o bunları yalanladı, kabul etmeye yanaşmadı.
- Hasan Basri Çantay: Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı.
- İbni Kesir: Andolsun ki ona bütün ayetlerimizi gösterdik ama yalanlayıp kaçtı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Kasem olsun ki, Biz âyetlerimizin hepsini ona gösterdik. Böyle iken o tekzîp etti ve kaçındı.
- Tefhim-ul Kuran: Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.
Resim yüklenemedi.