Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالَ ءَامَنتُمْ لَهُۥ قَبْلَ أَنْ ءَاذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّهُۥ لَكَبِيرُكُمُ ٱلَّذِى عَلَّمَكُمُ ٱلسِّحْرَ ۖ فَلَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَٰفٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ فِى جُذُوعِ ٱلنَّخْلِ وَلَتَعْلَمُنَّ أَيُّنَآ أَشَدُّ عَذَابًا وَأَبْقَىٰ
Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sihr(sihra), fe le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hilâfin ve le usallibennekum fî cuzûın nahli ve le ta’lemunne eyyunâ eşeddu azâben ve ebkâ.
Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- (Fir’avn) dedi ki
- قَالَ
- ق و ل
- inandınız mı?
- امَنْتُمْ
- ا م ن
- ona
- لَهُ
- önce
- قَبْلَ
- ق ب ل
- ki
- أَنْ
- ben izin vermeden
- اذَنَ
- ا ذ ن
- size
- لَكُمْ
- şüphesiz O
- إِنَّهُ
- büyüğünüzdür
- لَكَبِيرُكُمُ
- ك ب ر
- kimsedir
- الَّذِي
- size öğreten
- عَلَّمَكُمُ
- ع ل م
- büyüyü
- السِّحْرَ
- س ح ر
- öyleyse ben keseceğim
- فَلَأُقَطِّعَنَّ
- ق ط ع
- sizin ellerinizi
- أَيْدِيَكُمْ
- ي د ي
- ve ayaklarınızı
- وَأَرْجُلَكُمْ
- ر ج ل
- مِنْ
- çapraz
- خِلَافٍ
- خ ل ف
- ve sizi asacağım
- وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ
- ص ل ب
- فِي
- dallarına
- جُذُوعِ
- ج ذ ع
- hurma
- النَّخْلِ
- ن خ ل
- ve bileceksiniz
- وَلَتَعْلَمُنَّ
- ع ل م
- hangimizin
- أَيُّنَا
- daha çetinmiş
- أَشَدُّ
- ش د د
- azabı
- عَذَابًا
- ع ذ ب
- ve sürekli imiş
- وَأَبْقَىٰ
- ب ق ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.”
- Diyanet Vakfı: (Firavun) Şöyle dedi: Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi! Hakikat şu ki o, size büyü öğreten ulunuzdur. Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Firavun: «Demek ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! O, mutlaka size sihri öğreten büyüğünüzdür. O halde andolsun ki, ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizi kesinlikle hurma dallarına asacağım; şüphesiz bileceksiniz hangimizin azap bakımından daha şiddetti ve daha sürekli olduğunu!» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Firavun: «Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir öğreten büyüğünüzdür. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve muhakkak sizi hurma dallarına asacağım. Böylece hangimizin azabının daha şiddetli ve devamlı olduğunu bileceksiniz» dedi.
- Ali Fikri Yavuz: (Firavun, sihirbazlara şöyle) dedi: “- Ben size izin vermeden önce, ona (Mûsa’ya) iman mı ettiniz? O, muhakkak size sihir öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse çaresi yok, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve muhakkak sizi hurma dallarına asacağım. Böylece hangimizin azabı daha şiddetli ve devamlı olduğunu gerçekten bileceksiniz.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ya! Dedi: ben size izin vermeden ona iyman ettiniz ha? O her halde size sihri öğreten büyüğünüz, o halde ahdim olsun ben ve elbet sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve elbette sizleri hurma dallarına asacağım, ve her halde bileceksiniz ki hangimiz azâbca daha şiddetli ve daha bekalı?
- Fizilal-il Kuran: Firavun dedi ki; «Ben size izin vermeden ona inandınız ha! O size büyücülüğü öğreten elebaşınızdır. andolsun ki, sağlı sollu birer el ve ayağınızı kesecek, arkasından sizi hurma dallarına asacağım, böylece hangimizin azabı daha ağır, daha sürekliymiş, öğreneceksiniz.
- Hasan Basri Çantay: (Fir´avn) dedi: «Ben size izin vermeden ona îman mı etdiniz? Şübhesiz ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse ben de elbette sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim. Sizi muhakkak hurma dallarına asacağım. Siz de hangimizin azâbı daha çetin ve sürekli olduğunu elbet bileceksiniz».
- İbni Kesir: Dedi ki: Ben size izin vermeden mi O´na inandınız? Doğrusu o size büyü öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse ben de ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama olarak keseceğim ve sizi hurma kütüklerine asacağım. O zaman hangimizin azabının daha çetin ve devamlı olduğunu bileceksiniz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (Fir´avun) Dedi ki: «Ben Size izin vermeden evvel siz O´na imân ettiniz. O sizin büyüğünüzdür ki, size sihri öğretmiştir. Artık sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama olarak elbette keseceğim ve elbette ki, sizi hurma dallarına asacağım ve elbette ki, bileceksiniz ki hangimiz azapça daha şiddetli ve daha devamlıdır.»
- Tefhim-ul Kuran: (Firavun) Dedi ki: «Ben size izin vermeden önce O´na inandınız, öyle mi? Kuşkusuz o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dallarında sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız.»
Resim yüklenemedi.