Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَضَلَّ فِرْعَوْنُ قَوْمَهُۥ وَمَا هَدَىٰ
Ve edalle fir’avnu kavmehu ve mâ hedâ.
Firavun, halkını saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve saptırdı
- وَأَضَلَّ
- ض ل ل
- Fir’avn
- فِرْعَوْنُ
- toplumunu
- قَوْمَهُ
- ق و م
- ve
- وَمَا
- doğru yola iletmedi
- هَدَىٰ
- ه د ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Firavun, halkını saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi.
- Diyanet Vakfı: Firavun, kavmini saptırdı, doğru yola sevketmedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Velhasıl Firavun kavmini sapıklığa sürükledi, doğru yola götürmedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Böylece Firavun kavmini yanlış yola sürükledi ve doğru yola götürmedi.
- Ali Fikri Yavuz: Böylece Firavun, kavmini sapıklığa sürükledi, hidayete götürmedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Velhasıl Firavn kavmini dalâlete sürükledi, hidayete götürmedi
- Fizilal-il Kuran: Firavun, soydaşlarını sapıklığa sürükledi, onları doğru yola iletemedi.
- Hasan Basri Çantay: Fir´avn, kavmini sapdırdı (ğı gibi onları) doğru yola (da) iletemedi,
- İbni Kesir: Firavun kavmini saptırdı ve onlara doğru yolu göstermedi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Fir´avun, kavmini sapıklığa düşürdü ve onları doğru bir yola götüremedi.
- Tefhim-ul Kuran: Firavun, kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.
Resim yüklenemedi.