Your browser doesn’t support HTML5 audio
هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِى كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Hâzihin nârulletî kuntum bihâ tukezzibûn(tukezzibûne).
(13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- işte budur
- هَٰذِهِ
- ateş
- النَّارُ
- ن و ر
- الَّتِي
- olduğunuz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- onu
- بِهَا
- yalanlamış
- تُكَذِّبُونَ
- ك ذ ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.
- Diyanet Vakfı: (13-14) O gün cehennem ateşine itilip atılırlar da «İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur!» denilir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): İşte bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş! diye.
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Onlara): «İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur» (denilecek).
- Ali Fikri Yavuz: (Cehennem için vazifeli melekler tarafından onlara şöyle denir): İşte sizin (dünyada) yalan saymakta olduğunuz ateş, budur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): İşte diye: bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş
- Fizilal-il Kuran: «İşte yalanlayıp durduğunuz cehennem budur!
- Hasan Basri Çantay: (Şöyle denilecek:) «İşte sizin yalan saymakda idiğiniz ateş budur».
- İbni Kesir: Yalanlayıp durduğunuz ateş, işte budur.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Bu, o ateştir ki, siz bunu talep eder olmuştunuz. (denilir).
- Tefhim-ul Kuran: (Onlara şöyle denir:) «İşte sizin yalanlamakta olduğunuz ateş budur.»
Resim yüklenemedi.