Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ
Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve dönmüş(ler)
- وَأَقْبَلَ
- ق ب ل
- birkısmı
- بَعْضُهُمْ
- ب ع ض
- عَلَىٰ
- diğerine
- بَعْضٍ
- ب ع ض
- soruyorlar
- يَتَسَاءَلُونَ
- س ا ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.
- Diyanet Vakfı: Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Birbirlerine dönmüş soruyorlar;
- Elmalılı Hamdi Yazır: Birbirlerine yönelip soruyorlar.
- Ali Fikri Yavuz: (Cennettekiler) birbirine dönüb soruştururlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve ba´zısı ba´zısına dönmüş soruşuyorlardır
- Fizilal-il Kuran: Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:
- Hasan Basri Çantay: (Ehl-i cennet) birbirine yönelib (hallerini ve amellerini) soruşdururlar,
- İbni Kesir: Birbirlerine dönüp sorarlar:
- Ömer Nasuhi Bilmen: (25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.»
- Tefhim-ul Kuran: Kimi kimine dönüp sorarlar;
Resim yüklenemedi.