Your browser doesn’t support HTML5 audio
قُلْ إِنَّ ٱلْأَوَّلِينَ وَٱلْءَاخِرِينَ
Kul innel evvelîne vel âhirîn(âhirîne).
(49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- şüphesiz
- إِنَّ
- öncekiler de
- الْأَوَّلِينَ
- ا و ل
- ve sonrakiler de
- وَالْاخِرِينَ
- ا خ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”
- Diyanet Vakfı: De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler,
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): De ki: «Muhakkak. Öncekilerin ve sonrakilerin tümü,
- Elmalılı Hamdi Yazır: De ki: «Öncekiler ve sonrakiler»
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm, o münkirlere) söyle: “- Muhakkak bütün evvelkiler ve sonrakiler,
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn
- Fizilal-il Kuran: De ki: «Öncekiler de, sonrakiler de.»
- Hasan Basri Çantay: Söyle: «Şüphesiz hem evvelkiler, hem sonrakiler,
- İbni Kesir: De ki: Şüphesiz hem öncekiler, hem sonrakiler,
- Ömer Nasuhi Bilmen: (48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).»
- Tefhim-ul Kuran: De ki: «Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de,»
Resim yüklenemedi.