Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَٰكِن لَّا تُبْصِرُونَ
Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn(tubsirûne).
Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve biz
- وَنَحْنُ
- daha yakınız
- أَقْرَبُ
- ق ر ب
- ona
- إِلَيْهِ
- sizden
- مِنْكُمْ
- fakat
- وَلَٰكِنْ
- لَا
- siz görmezsiniz
- تُبْصِرُونَ
- ب ص ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
- Diyanet Vakfı: (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Biz ise ona sizden daha yakınızdır, fakat siz göremezsiniz!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
- Ali Fikri Yavuz: Biz ise, ona, ilim ve kudretimizle sizden çok yakınız; fakat siz, (yapılmakta olan işleri ) görmezsiniz, anlıyamazsınız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz
- Fizilal-il Kuran: Biz ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.
- Hasan Basri Çantay: Biz ona sizden yakınız. Fakat görmezsiniz.
- İbni Kesir: Biz ona sizden daha yakınız, ama görmezsiniz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz.
- Tefhim-ul Kuran: Biz ona sizden daha yakınız; ancak siz görmezsiniz.
Resim yüklenemedi.