Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
Ve ashâbul meş´emeti mâ ashâbul meş’emeti.
Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- adamları
- وَأَصْحَابُ
- ص ح ب
- solun
- الْمَشْأَمَةِ
- ش ا م
- ne (uğursuzlardır)
- مَا
- adamları
- أَصْحَابُ
- ص ح ب
- solun
- الْمَشْأَمَةِ
- ش ا م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!
- Diyanet Vakfı: Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Solda solun adamları, ne mutsuzdur onlar!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
- Ali Fikri Yavuz: Solcular (amel defterleri sol ellerine verilenler) ise, o solcular ne acıklı durumdalar!...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Solda «Ashab-ı Meş´eme»: Ne «Ashab-ı Meş´eme!»
- Fizilal-il Kuran: Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!
- Hasan Basri Çantay: Solcular (a gelince:) O solcular ne (bedbaht) dırlar!
- İbni Kesir: Solcular; o solcular ne bahtsızdırlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (7-9) Ve (o gün) siz de üç sınıf olmuşsunuzdur. İmdi (biri) Ashâb-ı Meymene, nedir Ashâb-ı Meymene? Ve (ikincisi) Ashâb-ı Meş´emedir, nedir Ashâb-ı Meş´eme?
- Tefhim-ul Kuran: «Ashab-ı Meş´eme» olanlar da, ne (mutsuz ve uğursuz) «Ashab-ı Meş´eme»dir.
Resim yüklenemedi.