Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَذَلَّلْنَٰهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
Ve zellelnâhâ lehum fe minhâ rakûbuhum ve minhâ ye’kulûn(ye’kulûne).
Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- onları boyun eğdirdik
- وَذَلَّلْنَاهَا
- ذ ل ل
- kendilerine
- لَهُمْ
- onlardan bazıları
- فَمِنْهَا
- binekleridir
- رَكُوبُهُمْ
- ر ك ب
- ve onlardan bazılarını
- وَمِنْهَا
- yerler
- يَأْكُلُونَ
- ا ك ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
- Diyanet Vakfı: Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
- Ali Fikri Yavuz: O hayvanları, kendi menfaatlerine bağlı kıldık da, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binidleri var, hem de onlardan yiyorlar
- Fizilal-il Kuran: Onları kendilerine boyun eğdirdik, işte binekleri onlardandır ve onlardan yiyorlar.
- Hasan Basri Çantay: Biz onları kendilerine müsahhar kıldık. İşte binecekleri bunlardan, yiyecekleri bunlardandır.
- İbni Kesir: Ve onları, kendilerinin buyruğuna verdik. Onlardan kimisi binekleridir, kimisinden de yerler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onlara bunları musahhar (itaatkar) kıldık. Artık bunlardan onların binecekleri (hayvanlar) vardır ve bunlardan yiyiverirler.
- Tefhim-ul Kuran: Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar.
Resim yüklenemedi.