Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلْحَقُّ قَالُوا۟ هَٰذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِۦ كَٰفِرُونَ
Ve lemmâ câe humul hakku kâlû hâzâ sihrun ve innâ bihî kâfirûn(kâfirûne).
Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- fakat
- وَلَمَّا
- onlara gelince
- جَاءَهُمُ
- ج ي ا
- gerçek
- الْحَقُّ
- ح ق ق
- dediler
- قَالُوا
- ق و ل
- bu
- هَٰذَا
- büyüdür
- سِحْرٌ
- س ح ر
- ve elbette biz
- وَإِنَّا
- onu
- بِهِ
- tanımayız
- كَافِرُونَ
- ك ف ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler.
- Diyanet Vakfı: Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Yaşattım da kendilerine hak gelince: «Bu bir sihirdir, biz buna inanmayız.» dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Kendilerine hak geldiği zaman onlar: «Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz.» dediler.
- Ali Fikri Yavuz: Fakat onlara hak (kitab ve peygamber) gelince: “- Bu bir sihirdir; biz buna inanmayız.” dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler
- Fizilal-il Kuran: Fakat kendilerine hak gelince: «Bu büyüdür biz onu tanımayız.» dediler.
- Hasan Basri Çantay: (Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkâr ile) küfredicileriz» demişlerdir.
- İbni Kesir: Hak kendilerine geldiğinde ise: Bu bir büyüdür. Doğrusu biz, onu inkar ediyoruz, dediler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Vaktâ ki, kendilerine hak geldi. Dediler ki: «Bu, bir sihirdir ve şüphe yok ki, biz bunu inkâr edicileriz.»
- Tefhim-ul Kuran: Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: «Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kâfir olanlarız.»
Resim yüklenemedi.