Your browser doesn’t support HTML5 audio
لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ
Lâ yufetteru anhum ve hum fîhi mublisûn(mublisûne).
Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- hiç
- لَا
- hafifletilmeyecektir
- يُفَتَّرُ
- ف ت ر
- kendilerinden
- عَنْهُمْ
- ve onlar
- وَهُمْ
- onun içinde
- فِيهِ
- umutsuzdurlar
- مُبْلِسُونَ
- ب ل س
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler.
- Diyanet Vakfı: (74-75) Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar, azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Kendilerinden o azap gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onların azâbı hafifletilmez ve onlar azab içerisinde ümitsizdirler.
- Ali Fikri Yavuz: Kendilerinden o azab hafifletilmez. Onlar bunun içinden (kurtulmaktan) ümidi kesmişlerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Kendilerinden o azâb gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir
- Fizilal-il Kuran: Kendilerinden azab hiç hafiflemeyecektir. Onlar azab içinde ümitsizdirler.
- Hasan Basri Çantay: (Bu azâb) onlardan hafifletilmeyecek. Onlar bunun içinde ümidsiz susacaklardır.
- İbni Kesir: Azablarına ara verilmeyecek ve orada tamamen ümitsiz kalacaklardır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onlardan (bu azab) hafifletilmeyecektir ve onlar bunun içinde şiddetli bir ümitsizliğe düşmüş kimselerdir.
- Tefhim-ul Kuran: Onlardan (azab) hafifletilmeyecek ve orada onlar umutlarını kaybetmiş kimselerdir.
Resim yüklenemedi.