Nahl 1:
Allah´ın emri geldi. Artık onu acele istemeyin. O; ortak koşmakta oldukları şeylerden münezzehtir, yücedir.
Nahl 2:
O, kullarından dilediğine kendi emrinden melekleri ruh ile indirir ki; Ben´den başka tanrı yoktur, Ben´den sakının, diye uyarsınlar.
Nahl 3:
Gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Onların ortak koştukları şeyden münezzehtir.
Nahl 4:
İnsanı, bir damla sudan yarattı. Öyleyken o, nasıl da apaçık bir hasım kesilmiştir.
Nahl 5:
Hayvanları da yaratmıştır. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Ve onlardan yersiniz.
Nahl 6:
Akşamleyin getirir, sabah salarken onlarda sizin için bir güzellik vardır
Nahl 7:
Kendi kendinize zor varacağınız memleketlere yüklerinizi taşırlar. Muhakkak ki Rabbınız; Rauf´tur, Rahim´dir.
Nahl 8:
Atları, katırları ve merkebleri de sizin için binek ve süs hayvanı olarak yaratmıştır. Bilmediğiniz daha nice şeyleri de yaratır.
Nahl 9:
Yolun doğrusunu göstermek Alla´a aittir. Ondan sapan da vardır. O, dileseydi; hepinizi birlikte doğru yola iletirdi.
Nahl 10:
O´dur size semadan su indiren, ondan içersiniz. Ve hayvanları otlattığınız bitki de onunla biter.
Nahl 11:
Onunla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve türlü türlü ürünler bitirir. Düşünen bir kavim için bunda ayetler vardır.
Nahl 12:
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin buyruğunuza verdi. Yıldızlar da O´nun buyruğu ile müsahhar kılınmıştır. Muhakkak ki bunda, akleden bir kavim için ayetler vardır.
Nahl 13:
Yeryüzünde rengarenk şeyleri de sizin için O, yaratmıştır. Muhakkak ki öğüt alan bir kavim için bunda ayetler vardır.
Nahl 14:
Taze et yemeniz, giyineceğiniz süs eşyanızı çıkarmanız ve Allah´ın bol nimetinden istifade etmeniz için; denizi müsahhar kılan O´dur. Gemilerin onu yara yara gittiğini görürsün, O´nun lutfunu aramanız ve şükretmeniz içindir, belki şükredersiniz artık.
Nahl 15:
Yeryüzünde sarsılmayasınız diye sabit dağlar, nehirler ve yollar koymuştur ki onunla, doğru yolu bulasınız.
Nahl 16:
İşaretler de. Yıldızlarla da, onlar yollarını bulurlar.
Nahl 17:
Yaratan; yaratmayan gibi midir hiç? Artık öğüt almaz mısınız?
Nahl 18:
Allah´ın nimetini sayacak olursanız; bitiremezsiniz. Muhakkak ki Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
Nahl 19:
Allah; gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilir.
Nahl 20:
Allah´tan başka taptıkları; hiç bir şey yaratamazlar. Çünkü onların kendileri yaratılmıştır.
Nahl 21:
Onlar; diri değil, ölüdürler. Ne zaman dirileceklerini de fark edemezler.
Nahl 22:
İlahınız; tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalbleri inkar edicidir ve onlar büyüklük taslayanlardır.
Nahl 23:
Şüphesiz Allah; onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. Ve O; büyüklük taslayanları sevmez.
Nahl 24:
Onlara: Size Rabbınız ne indirdi? denildiği zaman; geçmişlerin masallarını, derler.
Nahl 25:
Bununla onlar; kıyamet günü kendilerinin bütün yüklerini taşıdıktan başka, bilgisizlikle baştan çıkardıklarının yüklerinden bir kısmını da sırtlarlar. Dikkat edin; yüklendikleri yük, ne kötüdür.
Nahl 26:
Kendilerinden öncekiler de düzen kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah; binalarını temellerinden çökertti de üstlerindeki tavanları başlarına yıkıldı. Hem bu azab; onlara hissedemeyecekleri taraftan gelmişti.
Nahl 27:
Sonra da kıyamet gününde onları rezil eder ve der ki: Haklarında tartıştığınız Benim ortaklarım nerede? Kendilerine bilgi verilmiş olanlar derler ki: Doğrusu bugün, rezillik ve zillet kafirleredir.
Nahl 28:
Melekler; kendilerine zulmetmiş olanların canını alırken: Biz, hiç bir kötülük yapmıyorduk, diyerek teslim olurlar. Hayır, Allah sizin neler yaptığınızı bilir.
Nahl 29:
Haydi cehennemin kapılarından girin. Orada temelli kalacaksınız. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür.
Nahl 30:
Müttakilere: Rabbınız ne indirdi? denildiği vakit: Hayır indirdi, derler. Bu dünyada ihsan edenlere iyilik vardır, ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Müttakilerin yurdu ne de güzeldir.
Nahl 31:
Adn cennetlerine girerler. Onların altlarından ırmaklar akar. Orada diledikleri kendilerinindir. Ve işte Allah; müttakileri böyle mükafatlandırır.
Nahl 32:
Onlar; meleklerin, güzel güzel canlarını alacakları kimselerdir. Selam size, yaptıklarınıza karşılık haydi girin cennete, derler.
Nahl 33:
Onlar, kendilerine meleklerin veya Rabbının emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Nahl 34:
Bunun için işledikleri kötülüklere uğradılar ve alay ettikleri şey onları kuşattı.
Nahl 35:
Şirk koşanlar dediler ki: Allah dileseydi; ne biz ne de babalarımız O´ ndan başka bir şeye tapınırdık. O´nun emri dışında hiç bir şeyi haram kılmazdık. Onlardan öncekiler de şöyle yapmışlardı. Peygambere apaçık tebliğden başka ne düşer?
Nahl 36:
Andolsun ki; her ümmete: Allah´a ibadet edin ve putlardan kaçının, diye peygamberler göndermişizdir. Allah, içlerinden kimini hidayete erdirdi. Kimi de sapıklığı hak etti. Şimdi yeryüzünde gezin de; peygamberleri yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün.
Nahl 37:
Onların hidayeti bulmalarına ne kadar hırs göstersen; muhakkak ki Allah dalalete sapanı hidayete erdirmez. Ve onların yardımcıları da yoktur.
Nahl 38:
Onlar: Ölen kimseyi Allah diriltmez, diye olanca güçleriyle yemin ettiler. Hayır öyle değil. Bu, O´nun dosdoğru bir vaadidir. Ancak insanların çoğu bilmezler.
Nahl 39:
Üzerinde ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklasın ve küfredenler gerçekten yalancı olduklarını bilsinler diye, diriltecektir.
Nahl 40:
Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona, sözümüz sadece; ol, demektir ve o, hemen oluverir.
Nahl 41:
Zulmedildikten sonra, Allah yolunda hicret eden kimseleri, andolsun ki; dünyada güzel bir yere yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Şayet bilselerdi.
Nahl 42:
Onlar sabreden ve yalnız Rabblarına tevekkül edenlerdir.
Nahl 43:
Senden önce de ancak kendilerine vahyeder olduğumuz adamlar gönderdik. Öyleyse bilmiyorsanız zikir ehline sorun.
Nahl 44:
Kitablar ve apaçık delillerle. Sana da insanlara indirileni açıklayasın diye bu zikri indirdik. Belki düşünürler.
Nahl 45:
Kötü işler düzenleyenler; Allah´ın kendilerini yere batırmasından, yahut haberleri yokken üzerlerine ansızın azab gelmesinden emin mi bulunuyorlar?
Nahl 46:
Yahut onlar dönüp dolaşırken kendilerini yakalamasından mı? Allah´ı aciz bırakacak değillerdir.
Nahl 47:
Yahut yok olmak endişesindeyken yakalamasından mı? Muhakkak ki Rabbın, Rauf´tur, Ramim´dir.
Nahl 48:
Allah´ın yarattığı şeylerin gölgelerinin sağa sola vurarak boyun eğip Allah´a secde ettiklerini görmüyorlar mı?
Nahl 49:
Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler, büyüklük taslamaksızın Allah´a secde ederler.
Nahl 50:
Üstlerinden, Rabblarından korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.
Nahl 51:
Allah buyurdu ki: İki ilah edinmeyin. O, ancak bir tek ilahtır. Yalnız Ben´den korkun.
Nahl 52:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O´nundur. Din de sürekli olarak O´nundur. Yoksa Allah´tan başkasından mı sakınıyorsunuz?
Nahl 53:
Sizdeki her nimet, Allah´tandır. Sonra bir sıkıntıya uğradığınızda yalnız O´na sığınırsınız.
Nahl 54:
Sonra sıkıntınızı giderince de içinizden bir grup; Rabblarına şirk koşarlar.
Nahl 55:
Kendilerine verdiğimize nankörlük etmeleri için. Geçinin bakalım, yakında bileceksiniz.
Nahl 56:
Kendilerine verdiğimiz rızıktan, bilmediklerine pay ayırırlar. Allah´a andolsun ki; uydurup durduğunuz şeylerden muhakkak sorguya çekileceksiniz.
Nahl 57:
Onlar; Allah´a kızlar isnad ederler. O´nun sanı yücedir. Hoşlandıkları da kendilerinindir.
Nahl 58:
Onlardan birine bir kızı olduğu müjdelenirse; içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir.
Nahl 59:
Kendisine verilen kötü müjde yüzünden halktan gizlenmeye çalışır. Utana utana onu tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın ne kötü hükmediyorlar.
Nahl 60:
Ahirete inanmayanlar kötülük örneğidirler. En yüce örnek ise Allah´ındır. O; Aziz´dir, Hakim´dir.
Nahl 61:
Şayet Allah, zulümlerinden dolayı insanları yakalayacak olsaydı; yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir müddete kadar tehir eder. Müddetleri dolunca onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.
Nahl 62:
Hoşlanmadıklarını Allah´a mal ederler. Dilleri de güzel şeylerin kendilerinde olduğunu yalan yere söyler durur. Şüphesiz cehennem onlarındır. Ve onlar, gerçekten aşırı gidenlerdir.
Nahl 63:
Allah´a andolsun ki; senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi. Bugün de onların dostu odur. Ve onlar için elim bir azab vardır.
Nahl 64:
Sana kitabı; sırf ihtilafa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve inananlar topluluğuna hidayet ve rahmet olmak üzere indirdik.
Nahl 65:
Allah; gökten su indirir de onunla yeryüzünü öldükten sonra tekrar diriltir. Muhakkak ki bunda, dinleyen topluluklar için ayet vardır.
Nahl 66:
Sizin için hayvanlarda da ibret vardır. Onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından; size, içenlerin boğazından kolaylıkla geçen dupduru bir süt içiririz.
Nahl 67:
Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden; şerbet, şıra ve güzel rızık elde edersiniz. Akleden bir kavim için bunda bir ayet vardır.
Nahl 68:
Ve Rabbın bal arısına vahyetti ki: Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin.
Nahl 69:
Sonra her tür üründen ye. Sonra da Rabbının işlemen için gösterdiği yoldan yürü. Karınlarından insanlara şifa olan, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar. Bunda düşünen bir kavim için şüphesiz bir ayet vardır.
Nahl 70:
Allah sizi yaratmıştır, sonra da öldürecektir. İçinizden bir kısmı ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki bilirken bilmez olur. Muhakkak Allah Alim´dir, Kadir´dir.
Nahl 71:
Allah; rızık hususunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar buyrukları altında bulunanların rızıklarını vermezler. Halbuki bunda hepsi eşittir. Yoksa Allah´ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar?
Nahl 72:
Allah sizin için kendinizden eşler yarattı. Eşlerinizden de sizin için oğullar, torunlar varetti. Temiz şeylerden size rızık verdi. Böyleyken batıla inanıyorlar da Allah´ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
Nahl 73:
Onlar; Allah´ı bırakarak, göklerden ve yerden kendilerine verecek rızıkları olmayan, olsa bile veremeyen şeylere mi tapınıyorlar?
Nahl 74:
Allah´a benzerler koşmaya kalkmayın. Şüphesiz Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Nahl 75:
Allah, size bir misal verir: Başkasının malı olan ve hiç bir şeye gücü yetmeyen bir köle ile tarafımızdan güzel bir rızka nail olup gizli veya açık infak eden; hiç bir olur mu? Hamd, Allah´a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler.
Nahl 76:
Allah; iki kişiyi de misal veriyor: Biri hiç bir şeye gücü yetmez bir dilsizdir ki, efendisine yüktür. Nereye gönderse bir hayır getirmez. Bununla; doğru yolda olup adaletle emreden bir olur mu hiç?
Nahl 77:
Göklerin ve yerin gaybı Allah´ındır. Saat hadisesi ise ancak bir göz kırpma gibi veya daha yakındır. Şüphesiz ki Allah; her şeye Kadir´dir
Nahl 78:
Sizi, annelerinizin karnından Allah çıkardı. Hiç bir şey bilmezdiniz. Ve size kulaklar, gözler ve gönüller verdi ki şükredesiniz.
Nahl 79:
Göğün boşluğunda; Allah´ın buyruğuna boyun eğerek uçan kuşlara bakmıyorlar mı? Onları Allah´tan başka kimse tutmaz. İnanan bir kavim için muhakkak ki bunda ayetler vardır.
Nahl 80:
Allah evlerinizi sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı ve size hayvan derilerinden; gerek göç gününde gerek konduğunuz günde hafifçe taşıyacağınız evler; yünlerinden, yapağılarından, kıllarından bir zamana kadar giyimlik, döşemelik ve ticaret kumaşı verdi.
Nahl 81:
Allah; yaratıklarından sizin için gölgeler yapmış, dağlarda sığınacağınız barınaklar var etmiş, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, harbde muhafaza edecek zırhlar vermiştir. Müslüman olasınız diye, size olan nimetini işte böylece tamamlamıştır.
Nahl 82:
Eğer yüz çevirirlerse; sana düşen, ancak açıkça tebliğdir.
Nahl 83:
Allah´ın nimetini hem bilirler, hem de inkar ederler. Zaten onların çoğu kafirdirler.
Nahl 84:
Her ümmetten birer şahit göndereceğimiz gün; inkar edenlere itiraz için izin verilmez, özürleri de dinlenmez.
Nahl 85:
O zalimler azabı görünce; onlardan ne hafifletilir, ne de mühlet verilir.
Nahl 86:
Allah´a şirk koşanlar; şirk koştuklarını gördüklerinde derler ki: Rabbımız; işte şunlar, seni bırakıp da kendilerine yalvardığımız şeriklerimizdir. Bunlar da onlara: Doğrusu siz yalancılarsınız, diyerek söz atarlar.
Nahl 87:
O gün Allah´a arz-ı teslimiyet ederler. Uydurdukları şeyler onlardan uzaklaşıp gitmiştir.
Nahl 88:
Küfredip de Allah yolundan alıkoyanlara; bozgunculuk yaptıklarından dolayı azab üstüne azabı artırdık.
Nahl 89:
Her ümmette bir kişiyi aleyhlerine şahid gönderdiğimiz gün; seni de onların üzerine tastamam şahid olarak getirdik. Sana; her şeyi açıklayan, hidayet ve rahmet, müslümanlara da bir müjde olan kitabı indirdik.
Nahl 90:
Muhakkak ki Allah; adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve taşkınlığı ise yasaklar. Tezekkür edesiniz diye size öğüt verir.
Nahl 91:
Ahidleştiğiniz zaman; Allah´ın ahdini yerine getirin. Pekiştirdiğiniz yeminleri bozmayın. ÇünküAllah´ı üzerinize kefil yapmışsınızdır. Muhakkak ki Allah; yaptıklarınızı bilir.
Nahl 92:
İpliğini iyice eğirip katladıktan sonra, söküp bozan kadın gibi olmayın. Bir ümmetin diğerinden daha çok olmasından ötürü yeminlerinizi aranızda aldatma vasıtası yapıyorsunuz. Allah, onunla sizi imtihan eder. Kıyamet günü ihtilaf ettiğiniz şeyleri elbette size beyan edecektir.
Nahl 93:
Allah dileseydi; sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O; istediğini saptırır, istediğini doğru yola iletir. İşlediklerinizden muhakkak sorumlu tutulacaksınız.
Nahl 94:
Yeminlerinizi aranızda hile ve bozgun vesilesi yapmayın. Çünkü bu yüzden sağlamca yere basmakta olan ayak, kayabilir. Allah yolundan alıkoyduğunuz için kötü bir azab tadarsınız. Ve sizin için büyük bir azab vardır.
Nahl 95:
Allah´ın ahdini az bir pahaya değişmeyin. Eğer bilirseniz; Allah katında olan, sizin için daha hayırlıdır.
Nahl 96:
Sizin yanınızdaki tükenir. Allah´ın katında olanlar ise sonsuzdur. Sabredenlere mükafatlarını, yaptıklarının daha güzeli ile ödeyeceğiz.
Nahl 97:
Kadın olsun, erkek olsun; her kim, inanmış olarak iyi amel işlerse; ona hoş bir hayat yaşatacağız. Mükafatlarını yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.
Nahl 98:
Kur´an okuyacağın zaman; kovulmuş şeytandan Allah´a sığın.
Nahl 99:
Doğrusu inananlar ve yalnız Rabblarına güvenenler üzerinde, onun bir nüfuzu yoktur.
Nahl 100:
Onun nüfuzu; sadece onu dost edinenler ve Allah´a şirk koşanlar üzerindedir.
Nahl 101:
Biz, bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman; Allah ne indirdiğini gayet iyi bilirken, onlar: Sen sadece uyduruyorsun, derler. Hayır onların çoğu bunu bilmezler.
Nahl 102:
De ki: Onu Ruh-el Kudüs, mü´minlerin imanını pekiştirmek, müslümanlara hidayet ve müjde olmak üzere Rabbın katından hak ile indirmiştir.
Nahl 103:
Andolsun ki; ona mutlaka bir insan öğretiyor, dediklerini biliyoruz. Kasdettikleri kişinin dili yabancıdır. Kur´an ise apaçık arapçadır.
Nahl 104:
Muhakkak ki Allah´ın ayetlerine inanmayanları; Allah, doğru yola eriştirmez. Onlara elim bir azab vardır.
Nahl 105:
Allah´ın ayetlerine inanmayanlar; sadece yalan uydururlar. Ve işte onlar yalancıların kendileridir.
Nahl 106:
Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlananların dışında, her kim; imanından sonra Allah´ı tanımayıp küfre göğüs açarsa; işte Allah´ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlar için büyük bir azab vardır.
Nahl 107:
Bu, dünya hayatını ahirete tercih etmeleri ve Allah´ın da kafirler topluluğunu hidayete eriştirmemesinden ötürü, böyledir.
Nahl 108:
Onlar; Allah´ın kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Ve gafiller de işte bunlardır.
Nahl 109:
Şüphesiz ki ahiret gününde de hüsrana uğrayacaklar işte bunlardır.
Nahl 110:
Hem Rabbın; işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda savaşan ve sabredenlerle birliktedir. Muhakkak ki Rabbın; bundan sonra da Gafur´dur, Rahim´dir.
Nahl 111:
O gün herkes öz nefsi için uğraşacaktır. Herkes ne yaptıysa kendisine eksiksiz olarak verilecek, onlar; asla haksızlığa uğratılmayacaklardır.
Nahl 112:
Allah; size, huzur ve güven içinde bir kasabayı misal olarak verir. Her yandan oraya bol bol rızık geliyordu. Ama Allah´ın nimetine nankörlük ettiler de yaptıklarından dolayı Allah onlara açlık ve korku belasını tattırdı.
Nahl 113:
Andolsun ki; onlara, kendilerinden bir peygamber gelmişti de onu yalanlamışlardı. Zulüm ederken kendilerini azab yakalayıvermişti.
Nahl 114:
Artık Allah´ın size rızık olarak verdiği şeylerden helal ve temiz olarak yeyin. Eğer O´na kulluk edecekseniz; Allah´ın nimetine şükredin.
Nahl 115:
O; size ancak ölüyü, kanı, domuz etini, bir de Allah´tan başkası için kesilmiş olanı haram kıldı. Mecbur olan; saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla bunun dışındadır. Şüphesiz Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
Nahl 116:
Diliniz yalan yere vasıflandırageldiği için her şeye: Şu helal; bu haramdır demeyin. Çünkü Allah´a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz ki Allah´a karşı yalan uyduranlar, asla felah bulmazlar.
Nahl 117:
Az bir geçim ve ardından onlara elim bir azab vardır.
Nahl 118:
Sana anlattıklarımızı daha evvel Yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik, fakat onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
Nahl 119:
Hem Rabbın; bilmeyerek kötülük işleyip de tevbe eden ve ıslah olanlardan yanadır. Bundan sonra da Rabbın; muhakkak Gafur´dur, Rahim´dir.
Nahl 120:
Muhakkak ki İbrahim; başlı başına bir ümmetti. Allah´a itaat ederdi ve bir Hanif idi. Hiç bir zaman müşriklerden olmamıştır.
Nahl 121:
Rabbının nimetlerine şükrederdi. Onu beğenip seçmiş, kendisini doğru bir yola iletmişti.
Nahl 122:
Dünyada ona iyilik verdik. Doğrusu o, ahirette de iyilerdendir.
Nahl 123:
Sonra sana: Hanif olarak İbrahim´in dinine uy; o, hiç bir zaman müşriklerden olmadı, diye vahyettik.
Nahl 124:
Cumartesi; ancak o gün üzerinde ihtilafa düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbın; onların ihtilaf edegeldikleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
Nahl 125:
Rabbının yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde tartış. Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapanları en iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.
Nahl 126:
Eğer ceza verecek olursanız; ancak sizin cezalandırıldığınızın misliyle ceza verin. Sabrederseniz; elbette bu, sabredenler için daha iyidir.
Nahl 127:
Sabret; senin sabrın ancak Allah içindir. Üzülme onlara. Kurdukları düzenlerden dolayı da endişe etme.
Nahl 128:
Şüphesiz ki Allah; müttakiler ve ihsan edenlerle beraberdir.
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces