Tevbe Suresi Türkçe Meali
Tevbe 1:
Müşriklerden muahede yaptıklarınıza; Allah ve Rasulünden bir ihtardır:
Tevbe 2:
Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. Ve bilin ki; siz, Allah´ı aciz bırakamazsınız. Hem Allah, gerçekten kafirleri rüsvay edendir.
Tevbe 3:
Büyük hacc günü, insanlara Allah ve Rasulünden bir ilandır. Muhakkak ki Allah ve Rasulü, artık müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz; bu, sizin için daha hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz; bilin ki; siz, Allah´ı aciz bırakacak değilsiniz. Küfredenlere elem verici bir azabı müjdele.
Tevbe 4:
Yalnız muahede yaptığınız müşriklerden, muahede hükümlerinde size karşı bir eksiklik yapmayan ve aleyhinizde kimseye yardım etmeyenler, müstesnadır. O halde anlaşmayı, sonuna kadar tamamlayın. Muhakkak ki Allah, müttakileri sever.
Tevbe 5:
Haram aylar çıkınca; artık müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın ve hapsedin. Her gözetleme yerinde onları bekleyin. Eğer tevbe ederler; namaz kılar, zekat verirlerse; yollarını serbest bırakın. Muhakkak ki Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
Tevbe 6:
Eğer müşriklerden birisi senden aman dilerse; ona aman ver. Ta ki Allah´ın kelamını dinlesin. Sonra onu emin olacağı yere kadar ulaştır. Bu; onların bilmez bir kavim olmaları sebebiyledir.
Tevbe 7:
Mescid-i Haram´ın yanında muahede yaptıklarınız müstesna, müşriklerin Allah yanında ve Rasulünün yanında nasıl bir ahdi olabilir ki? Onlar, size doğru davrandıkça siz de onlara karşı doğru davranın. Muhakkak ki Allah; müttakileri sever.
Tevbe 8:
Nasıl olabilir ki, şayet size üstün gelselerdi; hakkınızda ne yemin, ne de bir vecibe gözetirlerdi. Sizi ağızlarıyla hoşnud etmeye çalışırlar, ama kalbleri dayatır. Ve onların çoğu fasıklardır.
Tevbe 9:
Onlar, Allah´ın ayetlerini az bir değere değişip O´nun yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yapageldikleri şey ne kötüdür.
Tevbe 10:
Onlar, hiç bir mü´min hakkında bir vecibe veya yemin gözetmezler. İşte onlar, haddi aşanların kendileridir.
Tevbe 11:
Eğer tevbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse; onlar, artık dinde kardeşlerinizdir. Biz, ayetleri bilir bir kavim için açıklıyoruz.
Tevbe 12:
Eğer andlaşmalarından sonra yine yeminlerini bozar ve dininize saldırırlarsa; o küfür önderlerini hemen öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Belki son verirler.
Tevbe 13:
Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya teşebbüs eden bir kavim ile döğüşmez misiniz? Ki, önceleri kendileri başlamışlardır. Onlardan korkar mısınız? Şayet mü´minler iseniz asıl korkmanız gereken; Allah´tır.
Tevbe 14:
Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onları azablandırsın, rüsvay etsin ve sizi onlara karşı üstün kılsın ve mü´minler topluluğunun göğüslerini ferahlandırsın.
Tevbe 15:
Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah; dilediğine tevbe nasib eder. Ve Allah; Alim´dir, Hakim´dir.
Tevbe 16:
Yoksa siz, içinizden cihad edip Allah´tan, peygamberinden ve mü´minlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan sizi kendi halinize bırakacak mı sandınız? Allah, işlediklerinizden haberdardır.
Tevbe 17:
Müşriklerin, kendi küfürlerine kendileri şahid iken; Allah´ın mescidlerini tamir etme hakları yoktur. İşte onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onlar, ateşte ebedi kalıcıdırlar.
Tevbe 18:
Allah´ın mescidlerini; ancak Allah´a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekat veren ve Allah´tan başka kimseden korkmayanlar tamir ederler. İşte bunlar, hidayete erenlerden olabilirler.
Tevbe 19:
Siz; hacılara su vermeyi, Mescid-i Haram´ı tamir etmeyi; Allah´a ve ahiret gününe inanan ve Allah yolunda cihad edenle bir mi tuttunuz? Bunlar, Allah katında bir olamazlar. Ve Allah; zalimler güruhunu hidayete erdirmez.
Tevbe 20:
Onlar ki iman etmişler, hicret etmişler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmişlerdir. Derece bakımından Allah katında çok büyüktürler. Ve işte onlar, kurtuluşa erenlerin kendileridir.
Tevbe 21:
Rabbları onlara; kendinden bir rahmet, hoşnudluk ve içlerinde tükenmez ve ebedi nimetler bulunan cennetleri müjdeler.
Tevbe 22:
Orada temelli kalıcıdırlar. Muhakkak ki Allah katında büyük mükafat vardır.
Tevbe 23:
Ey iman edenler; eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı, kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden her kim onları dost edinirse; işte onlar, zalimlerin kendileridir.
Tevbe 24:
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler, size Allah´tan vve peygamberden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise; o zaman Allah´ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Ve Allah; fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.
Tevbe 25:
Andolsun ki; Allah, size birçok yerlerde ve Huneyn gününde yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de size bir faydası olmamıştı. Yeryüzü genişliğine rağmen size dar gelmişti. Sonra gerisin geri dönüp gitmiştiniz.
Tevbe 26:
Bilahare Allah; Rasulü ile mü´minlerin üzerine sekinetini indirmişti, görmediğiniz orduları da indirmişti. Ve kafirleri azaba uğratmıştı. Kafirlerin cezası buydu.
Tevbe 27:
Sonra Allah, bunun ardından dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
Tevbe 28:
Ey iman edenler; doğrusu müşrikler ancak necistir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram´a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse sizi yakında kendi lütfu ile zenginleştirir. Muhakkak ki Allah; Alim´dir, Hakim´dir.
Tevbe 29:
Kitab verilmiş olanlardan; Allah´a da, ahiret gününe de inanmayan, Allah ve peygamberinin haram kıldığını haram saymayan ve hak din edinmeyenlerle -boyun eğip kendi elleriyle cizye verinceye kadarsavaşın.
Tevbe 30:
Yahudiler dediler ki: Uzeyr Allah´ın oğludur. Hristiyanlar da dediler ki: Mesih Allah´ın oğludur. Bu, onların ağızlarında dolaşan sözlerdir ki, daha önce küfretmiş olanların sözüne benzetiyorlar. Allah onları yok etsin, nasıl da uyduruyorlar.
Tevbe 31:
Onlar Allah´tan ayrı hahamlarını, rahiblerini rabblar edindiler. Meryem Oğlu Mesih´i de. Halbuki tek tanrıdan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardır. O´ndan başka ilah yoktur. O; bunların şirk koştukları şeylerden münezzehtir.
Tevbe 32:
Allah´ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Halbuki Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır. İsterse kafirler hoşlanmasınlar.
Tevbe 33:
Dinini bütün dinlere üstün kılmak için; Rasulünü hidayet ve hak din ile gönderen O´dur. İsterse müşrikler hoşlanmasınlar.
Tevbe 34:
Ey iman edenler; doğrusu hahamlar ve rahiblerin çoğu insanların malını haksızlıkla yerler. Ve Allah yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlara; işte onlara pek acıklı bir azabı müjdele.
Tevbe 35:
O gün cehennem ateşinde bunların üzeri kızdırılır ve bunlarla onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanır. İşte bu, kendiniz için biriktirdiğiniz, tadın biriktirmiş olduğunuzu, denir.
Tevbe 36:
Doğrusu ayların sayısı; gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah´ın kitabında oniki aydır. Bunlardan dördü haram olanlardır. İşte doğru din budur. O halde bunlardan nefislerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl toplu olarak savaşıyorlarsa, siz de onlarla tolu olarak savaşın. Ve bilin ki; muhakkak Allah, müttakilerle beraberdir.
Tevbe 37:
Nesi; ancak küfürde bir artıştır. Onunla kafirler şaşırtılırlar. Bunu bir yıl helal, bir yıl haram sayarlar ki, Allah´ın haram kıldığına sayıca uysunlar da Allah´ın haram ettiğini helal kılmış olsunlar. Böylece onların amellerinin kötülüğü kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah; kafirler güruhunu hidayete erdirmez.
Tevbe 38:
Ey iman edenler; size ne oldu ki: Allah yolunda elbirliği ile savaşa çıkın, denildiği zaman, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahireti bırakıp da dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki dünya hayatının geçimi ahiretin yanında pek azdır.
Tevbe 39:
Eğer elbirliği ile çıkmazsanız; sizi elim bir azabla azablandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir. Siz ona hiç bir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye Kadir´dir.
Tevbe 40:
Eğer siz ona yardım etmezseniz; doğrusu Allah, ona yardım etmişti. Hani kafirler onu çıkarmışlardı da, o ikinin ikinicisydi. Hani onlar mağarada idiler ve hani o, arkadaşına; üzülme, Allah bizimledir, diyordu. Bunun üzerine Allah, ona sekinetini indirmişti, onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemişti. Ve küfretmiş olanların sözünü alçaltmıştı. Allah´ın kelimesi ise en yüce olandır. Allah; Aziz´dir, Hakim´dir.
Tevbe 41:
Gerek hafif, gerekse ağırlıklı olarak elbirliğiyle çıkın, mallarınız ve nefisleriniz ile cihad edin. Eğer bilirseniz bu; sizin için daha hayırlıdır.
Tevbe 42:
Eğer kolay bir kazanç ve orta bir sefer olsaydı; elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat zorluk onlara uzak geldi. Gücümüz yetseydi; herhalde biz de sizinle beraber çıkardık, diye yemin edeceklerdir. Kendilerini helak ederler. Allah biliyor ki; onlar muhakkak yalancılardır.
Tevbe 43:
Allah seni affetsin. Doğrular sana besbelli olup yalancıları bilmeden önce neden onlara izin verdin?
Tevbe 44:
Allah´a ve ahiret gününe iman edenler, geri kalmak için senden izin istemezler ki mallarıyla ve canlarıyla cihad etsinler. Allah, müttakileri bilir.
Tevbe 45:
Senden; ancak, Allah´a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalbleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayanlar izin isterler.
Tevbe 46:
Eğer onlar çıkmak isteselerdi; elbette bunun için hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların davranışlarını çirkin gördü de kendilerini alıkoydu. Ve: Oturun oturanlarla beraber, denildi.
Tevbe 47:
Eğer onlar da aranızda çıksalardı size şer ve fesadı arttırmaktan başka bir şey yapmazlar ve aranıza muhakkak bir fitne sokmak isteyerek koşarlardı. İçinizde onlara iyice kulak verenler de var. Allah; zalimleri çok iyi bilendir.
Tevbe 48:
Andolsun ki, onlar daha önce de fitne aramışlar ve sana karşı bir takım işler çevirmişlerdi. Nihayet Hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah´ın emri zahir oldu.
Tevbe 49:
Onlardan kimi de: Bana izin ver, beni fitneye düşürme, der. İyi bilin ki; onlar fitne içine düşmüşlerdir. Ve muhakkak ki cehennem, kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.
Tevbe 50:
Eğer sana bir iyilik erişirse; bu onları fenalaştırır. Bir kötülük erişirse de derler ki: Biz, daha önceden tedbirimizi almışızdır. Ve sevinerek dönüp giderler.
Tevbe 51:
De ki: Allah´ın bizim için yazdığından başkası bize erişmez. O, bizim Mevlamızdır. Onun için mü´minler Allah´a tevekkül etsinler.
Tevbe 52:
De ki: Bize iki güzelliğin birinden başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Halbuki biz, Allah´ın kendi katından veya bizim elimizle size bir azab getireceğini bekliyoruz. Öyleyse bekleyin, doğrusu biz de sizinle beraber bekleyenlerdeniz.
Tevbe 53:
De ki: Gerek istekli, gerek isteksiz olarak infak edin, nasıl olsa kabul edilmeyecektir. Çünkü siz, gerçekten fasıklık eden bir kavim oldunuz.
Tevbe 54:
Verdiklerinin onlardan kabul edilmesini engelleyen şudur: Onlar, Allah´a ve Rasulüne küfretmişlerdir. Namaza tembel tembel gelirler ve mallarını da istemeye istemeye infak ederler.
Tevbe 55:
Artık onların malları da çocukları da seni imrendirmesin. Doğrusu Allah, ancak bununla onlara dünya hayatında azab etmeyi ve kafirler olarak canlarının çıkmasını ister.
Tevbe 56:
Ve Allah´a yemin ederler ki; gerçekten sizinledirler. Halbuki onlar, sizinle değildirler. Ancak korkak bir kavimdirler.
Tevbe 57:
Eğer sığınılacak bir yer, yahut mağaralar veya bir delik bulsalardı; çabucak oraya yönelirlerdi.
Tevbe 58:
İçlerinden kimi de sadakalar hakkında sana dil uzatırlar. Eğer kendilerine verilirse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar.
Tevbe 59:
Şayet onlar, Allah´ın ve peygamberinin kendilerine verdiklerinden hoşnud olsalardı da: Bize Allah yeter, yakında bize bol nimetinden verir, Rasulü´ de. Biz, ancak Allah´a rağbet edenleriz, demiş olsalardı.
Tevbe 60:
Sadakalar, Allah´tan bir farz olarak; ancak fakirler, miskinler, sadaka üzerinde memur olanlar, kalbleri ısındırılanlar, köleler, borçlular, Allah yolunda olanların ve yolda kalanların uğruna sarfedilir. Ve Allah; Alim´ dir, Hakim´dir.
Tevbe 61:
Onlardan kimileri de; o, her şeye kulak kesiliyor, diyerek peygambere eziyyet ederler. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Allah´a inanır, mü´minlere inanır. Ve aranızda iman etmiş olanlara rahmettir. Allah´ın Rasulüne eziyyet verenler için elem verici bir azab vardır.
Tevbe 62:
Sizi hoşnud etmek için Allah´a yemin ederler. Halbuki Allah ve Rasulü hoşnud etmeye daha layıktır. Eğer mü´min idiyseler.
Tevbe 63:
Bilmezler mi ki: Kim, Allah´a ve Rasulüne karşı koymaya kalkışırsa; muhakkak ona, içinde ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu, en büyük rüsvaylıktır.
Tevbe 64:
Münafıklar; üzerlerine kalblerinde olanı haber verecek bir surenin indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: Siz alay edin bakalım, Allah çekindiğinizi ortaya çıkarandır.
Tevbe 65:
Şayet onlara soracak olursan, diyeceklerdir ki: Andolsun ki biz, dalmış oyalanıyorduk. De ki: Allah ile, O´nun ayetleri ve peygamberleri ile mi alay ediyorsunuz?
Tevbe 66:
Mazeret beyan etmeyin, gerçekten siz, inanmanızdan sonra küfrettiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, mücrimler oldukları için bir topluluğa azab ederiz.
Tevbe 67:
Münafık erkeklerle, münafık kadınlar birbirlerindendirler. Münkeri emreder ve ma´rufu nehyederler. Ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah´ı unuttular; O da onları unuttu. Muhakkak ki münafıklar; fasıkların kendileridir.
Tevbe 68:
Allah; münafık erkeklerle, münafık kadınlara ve kafirlere cehennem ateşini vaadetmiştir. Orada temelli kalıcıdırlar. Bu, onlara yeter. Ve Allah; onlara la´net etmiştir. Onlara, sürekli bir azab vardır.
Tevbe 69:
Sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvet bakımından sizden daha yaman, mallar ve çocuklar bakımından çoktular. Onlar hisselerince bundan faydalandılar. Sizden öncekiler hisselerince faydalandıkları gibi, siz de hissenizce ondan faydalandınız ve onların daldığı gibi siz de daldınız. İşte onların yaptıkları dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar, hüsrana uğrayanların kendileridir.
Tevbe 70:
Onlara kendilerinden öncekilerin, Nuh, Ad ve Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ve altüst olmuş şehirler halkının haberleri gelmedi mi? Peygamberi onlara apaçık delillerle gelmişlerdi. Allah, onlara zulmediyor değildi. Ama onlar, kendilerine zulmediyorlardı.
Tevbe 71:
Mü´min erkekler ve mü´min kadınlar; birbirlerinin velileridirler. Ma´rufu emreder, münkerden nehyederler. Namaz kılarlar, zekat verirler, Allah´a ve Rasulüne itaat ederler. İşte Allah, bunlara rahmet edecektir. Muhakkak ki Allah; Aziz´dir, Hakim´dir.
Tevbe 72:
Allah mü´min erkeklere ve mü´min kadınlara, içinde temelli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetleri vaadetti. Ve Adn cennetlerinde çok güzel meskenler de. Allah tarafından bir hoşnudluk ise daha büyüktür. En büyük kurtuluş işte budur.
Tevbe 73:
Ey peygamber; kafirler ve münafıklar ile cihad et ve onlara karşı çetin ol. Onların varacakları yer, cehennemdir ve o, ne kötü dönüş yeridir.
Tevbe 74:
And olsun ki, müslüman olduktan sonra inkar edip küfür sözünü söylemişler iken, söylemedik diye Allah´a yemin ettiler, başaramayacakları bir şeye giriştiler; Allah ve peygamberi bol nimetinden onları zenginleştirdi ve öç almaya kalktılar. Eğer tevbe ederlerse iyiliklerine olur; şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve ahirette can yakıcı azaba uğratır. Ve onlar için yeryüzünde bir dost ve yardımcı yoktur.
Tevbe 75:
İçlerinden kimi de: Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse; andolsun ki, muhakkak tasadduk edeceğiz ve muhakkak salihlerden olacağız, diye Allah´a ahdetmişlerdi.
Tevbe 76:
Ama Allah onlara lütuf ve kereminden ihsan edince; cimrilik ettiler ve yüz çevirdiler. Onlar zaten dönektirler.
Tevbe 77:
Allah´a verdikleri vaadi tutmadıkları ve yalanı adet edindikleri için, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar Allah kalblerine nifak soktu.
Tevbe 78:
Bilmezler mi ki; Allah, onların içlerinden gizlediklerini de, fısıltılarını da bilir. Ve Allah, gaybları çok iyi bilendir.
Tevbe 79:
Sadaka vermekte gönülden davranan mü´minlere dil uzatan ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayanlarla eğlenenleri Allah maskaraya çevirir. Ve onlar için elim bir azab vardır.
Tevbe 80:
Onlar için ister mağfiret dile, ister mağfiret dileme. Onlar için yetmiş defa mağfiret dilesen de Allah onları bağişlamayacaktır. Bu, Allah´ı ve Peygamberini inkar etmelerindendir. Allah; fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.
Tevbe 81:
Allah´ın peygamberine muhalefet için geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi. Bu sıcakta savaşa çıkmayın, dediler. De ki: Cehennem ateşi daha sıvaktır. Keşke bilselerdi.
Tevbe 82:
Artık yaptıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.
Tevbe 83:
Allah, seni onlardan bir topluluğa geri döndürür de; senden savaşa çıkmak için izin isterlerse; de ki: Benimle hiç bir zaman çıkmayacaksınız. Benim yanımda hiç bir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, baştan oturup kalmaya razı oldunuz. Artık siz, geri kalanlarla birlikte oturun.
Tevbe 84:
Onlardan ölen hiç birinin namazını asla kılma, kabrinin başında durma. Çünkü onlar, Allah´a ve Rasulüne küfrettiler ve fasıklar olarak öldüler.
Tevbe 85:
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah; bunlarla, ancak onlara dünyada azab etmeyi ve kafir oldukları halde canlarının zorla çıkmasını diler.
Tevbe 86:
Allah´a iman edin, Rasulü ile birlikte cihad edin, diye bir sure indirildiğinde; içlerinden gücü yetenler senden izin isteyip: Bizi bırak da oturanlarla birlikte kalalım, derler.
Tevbe 87:
Geri kalanlarla birlikte oturmaya razı oldular. Kalblerine mühür vurulmuştur onların. Bu yüzden onlar iyice anlamazlar.
Tevbe 88:
Fakat peygamber ve onunla iman etmiş olanlar; mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. Bütün hayırlar, işte onlarındır. Ve işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.
Tevbe 89:
Onlar için Allah; içinde ebedi kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte bu, en büyük kurtuluştur.
Tevbe 90:
Bedevilerden özür beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah´a ve Rasulüne yalan söyleyenler ise oturup kaldı. İçlerinden küfretmiş olanlara elim bir azab isabet edecektir.
Tevbe 91:
Zayıflara, hastalara ve harcayacak şeyleri bulunmayanlara, Allah´a ve Rasulüne sadık kaldıkça bir sorumluluk yoktur. İhsan edenleri hesaba çekmeye de bir yol yoktur. Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
Tevbe 92:
Kendilerine binek vermen için sana geldiklerinde: Size bir binek bulamıyorum, dediğin zaman, infak edecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözleri yaşararak geri dönenlere de bir sorumluluk yoktur.
Tevbe 93:
Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyen, geride kalan kadınlarla bulunmaya razı olanlara ve Allah kalblerini mühürlemiş olduğu için bilmeyenleredir.
Tevbe 94:
Kendilerine döndüğünüz vakit de size özür beyan ederler. De ki: Özür dilemeyin. Size katiyyen inanmıyorum. Doğrusu Allah, bize haberlerinizi bildirmiştir. Allah da, Rasulü de amellerimizi görecektir. Sonra hepiniz, görüleni de görülmeyeni de bilene döndürüleceksiniz. O, size neler yaptığınızı haber verecektir.
Tevbe 95:
Kendilerine döndüğünüz zaman; onlardan vazgeçmeniz için Allah´a yemin edeceklerdir. Öyleyse onlardan yüz çevirin. Çünkü murdardırlar. Yaptıklarının karşılığı olarak varacakları yer, cehennemdir.
Tevbe 96:
Size yemin ederler ki; kendilerinden hoşnud olasınız. Siz, onlardan hoşnud olsanız da şüphesiz ki Allah, fasıklar güruhundan hoşnud olmaz.
Tevbe 97:
Bedeviler; küfür ve nifak bakımından daha yaman ve Allah´ın peygamberine indirdiğinin hududunu bilmemeye daha müsaittirler. Ve Allah; Alim´dir, Hakim´dir.
Tevbe 98:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki; infak edeceğini angarya sayar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekler. Belalar kendi başlarına olsun. Va Allah; Semi´dir, Alim´dir.
Tevbe 99:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki; Allah´a ve ahiret gününe inanır, infak ettiğini Allah katında yakınlığa ve peygamberin duasına nail olmaya vesile sayar. Bilin ki; bunlar kendileri için gerçek bir yakınlıktır. Allah, onları rahmetine girdirecektir. Muhakkak ki Allah; Gafur´dur, Rahim´ dir.
Tevbe 100:
Muhacirlerden, ensardan en ileri ve önde gelenlerle, ihsan ile onlara uyanlardan Allah razı olmuştur. Onlar da Allah´tan hoşnuddurlar. Hem onlara altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Orada temelli kalıcıdırlar. İşte budur en büyük kurtuluş.
Tevbe 101:
Çevrenizdeki Bedevilerden münafıklar vardır. Medine halkından da. Ki onlar nifak üzerinde diretirler. Siz bilmezsiniz onları, Biz biliriz. Onlara iki kere azab edeceğiz. Sonra da onlar; daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir.
Tevbe 102:
Diğer bir kısımı da günahlarını itiraf ettiler. Onlar iyi ameli kötü ile karıştırdılar. Onlar ki, Allah onların tevbelerini kabul eder. Muhakkak ki Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
Tevbe 103:
Onların mallarından sadaka al ki, bununla onları temizleyip arıtmış olasın. Ve onlara dua et. Şüphesiz ki senin duan onlar için bir sükunettir. Allah; Semi´dir, Alim´dir.
Tevbe 104:
Bilmezler mi ki; Allah, muhakkak kullarından tevbeyi kabul edecek ve sadakaları alacak olanın kendisidir. Ve muhakkak ki Allah, Tevvab ve Rahim´dir.
Tevbe 105:
De ki: İşleyiniz, Allah Rasulü ve mü´minler işlediklerinizi görecektir. Ve görüleni de, görülmeyeni de bilene döndürüleceksiniz. O, size neyi işlediğinizi bildirecektir.
Tevbe 106:
Diğer bir kısmı da Allah´ın emrine bırakılmışlardır; ya onlara azab eder veya tevbelerini kabul eder. Allah; Alim´dir, Hakim´dir.
Tevbe 107:
Zarar vermek, küfretmek, mü´minlerin arasını açmak ve daha evvel Allah´a, peygamberine karşı savaşan kişiyi beklemek ve gözetlemek üzere bir mescid edinenler: Biz iyilikten başka bir şey istemedik, diye yemin ederler. Allah şehadet eder ki; onlar hiç şüphesiz yalancılardır.
Tevbe 108:
Orada asla durma. İlk gününden takva üzerine kurulmuş olan mescid, içinde durmana daha uygundur. Orada temizlenmek isteyen adamlar vardır. Allah, temizlenmek isteyenleri sever.
Tevbe 109:
Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını bir yar kenarına kurup da onunla birlikte kendisini de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez.
Tevbe 110:
Kalbleri paralayıncaya kadar kurdukları bina kalblerinde kuşku kaynağı olmaya devam edecektir. Allah; Alim´dir, Hakim´dir.
Tevbe 111:
Muhakkak ki Allah, mü´minlerin mallarını ve canlarını, karşılığı cennet olmak üzere satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar; öldürürler ve öldürülürler. Tevrat´da, İncil´de ve Kur´an´da kendi üzerine hak bir vaaddir. Kim Allah´tan daha çok ahdini yerine getirebilir? Öyleyse yaptığınız alış-verişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur.
Tevbe 112:
Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, rüku´ edenler, secde edenler, ma´rufu emredenler, münkeri nehyedenler, Allah´ın hududunu koruyanlardır. Mü´minleri müjdele.
Tevbe 113:
Cehennem ashabı oldukları muhakkak meydana çıktıktan sonra, akraba bile olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek peygambere ve mü´minlere yaraşmaz.
Tevbe 114:
İbrahim´in babası için mağfiret dilemesi; sadece ona verdiği bir vaadden dolayı idi. Ama onun Allah´ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca; ondan uzaklaştı. Muhakkak ki İbrahim, çok içli ve halim idi.
Tevbe 115:
Allah bir kavmi hidayete erdirdikten sonra; sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça dalalete düşürmez. Muhakkak ki Allah; her şeyi bilendir.
Tevbe 116:
Göklerin ve yerin mülkü Allah´ındır. Öldürür ve diriltir. Sizin için Allah´tan başka bir dost ve yardımcı da yoktur.
Tevbe 117:
Andolsun ki Allah, Peygamberin ve güçlük anında ona uyan muhacir ve ensarın tevbelerini kabul etti. İçlerinden bır kısmının kalbleri kaymak üzere iken yine de onların tevbesini kabul buyurdu. Çünkü O, kendilerine Rauf ve Rahim´dir.
Tevbe 118:
Geri bırakılan üç kişiye de yeryüzü bütün genişliğine rağmen dar gelmiş ve nefisleri kendilerini sıkıştırmıştı da, Allah´tan başka sığınacak hiç bir şey olmadığını anlamışlardı. Sonra onları da eski hallerine dönsünler diye tevbeye muvaffak kıldı. Muhakkak ki Allah; Tevvab, Rahim olandır.
Tevbe 119:
Ey iman edenler; Allah´tan korkun ve sadıklarla beraber olun.
Tevbe 120:
Gerek Medine´liler için, gerekse onların çevresinde bulunan Bedeviler için; Allah´ın peygamberinden geri kalmak, kendilerini ona tercih etmek yaraşmaz. Çünkü Allah yolunda susuzluk, yorgunluk, açlık, kafirleri kızdıracak bir yere ayak basmak ve düşmana karşı başarı kazanmak karşılığında; onlara mutlaka bir salih amel yazılır. Muhakkak ki Allah, ihsan edenlerin mükafatını zayi etmez.
Tevbe 121:
Onlar, küçük veya büyük nafaka olarak ne infak ederlerse, ne kadar yol giderler ve bir vadi geçerlerse; mutlaka onların lehine yazılır ki Allah yaptıklarının en güzeli ile mükafatlandırsın.
Tevbe 122:
Mü´minlerin hepsi de seferber olacak değildirler. Her topluluktan bir taifenin dinini iyi öğrenmek ve kendisine döndüklerinde kavmini uyarmak üzere geri kalmaları gerekmez mi? Olur ki kaçınırlar. 9
Tevbe 123:
Ey iman edenler; kafirlerden size yakın olanlarla savaşın. Ve onlar sizde sertlik görsünler. Ve bilin ki; Allah, muhakkak müttakilerle beraberdir.
Tevbe 124:
Bir sure indirilince; onlardan kimi: Bu, hanginizin imanını artırdı? der. İman etmiş olanlara gelince; onların imanını artırmıştır. Ve onlar, birbirleri ile müjdeleşirler.
Tevbe 125:
Kalblerinde hastalık bulunanların ise, murdarlıklarına murdarlık katmıştır. Ve kafir olarak ölmüşlerdir.
Tevbe 126:
Onlar görmezler mi ki; her yıl bir veya iki kere belalara çarpılıyorlar da yine tevbe etmiyorlar. Ve ibret almıyorlar.
Tevbe 127:
Bir sure indiği zaman; birbirlerine bakarlar ve: Sizi bir kimse görüyor mu? der, sonra dönüp giderler. Allah, onların kalblerini döndürmüştür. Çünkü onlar, anlamazlar güruhudur.
Tevbe 128:
Andolsun ki; size kendinizden bir peygamber gelmiştir. Sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelir. Sizin üzerinize düşkündür, mü´minlere rauf ve rahim´ dir.
Tevbe 129:
Eğer yüz çevirirlerse; de ki: Allah, bana yeter. O´ndan başka hiç bir ilah yoktur. Ben O´na tevekkül ettim ve O, büyük Arş´ın Rabbıdır.
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces