Vâkıa 57:
(Ey İnkârcılar), sizi biz yarattık; hâlâ (peygamberleri) tasdik etmiyecek misiniz?
Vâkıa 58:
Şimdi gördünüz mü, (rahimlere) döktüğünüz menîyi?
Vâkıa 59:
Onu (insan biçiminde) siz mi yaratıyorsunuz? Yoksa biz miyiz yaratan?
Vâkıa 60:
Aranızda ölümü (ve ecelleri) biz takdir ettik; ve biz, dilediğimiz şeyi yerine getirmekten âciz de değiliz.
Vâkıa 61:
Kılıklarınızı değiştirmeğe ve bilemiyeceğiniz bir surette sizi yaratmağa da gücümüz yeter.
Vâkıa 62:
Her halde (bu dünya hayatında topraktan sonra nutfeden) ilk yaratılışınızı bildiniz. O halde (kıyamette sizi ikinci defa diriltmeğe kadir olduğumuzu) düşünseniz ya!...
Vâkıa 81:
Şimdi siz, bu (İlâhi) kelâma mı yağ (leke) süreceksiniz?
Vâkıa 82:
Ve (Kur’an’dan nasibinizi), rızkınıza şükretmeyi inkâra mı kalkışacaksınız?
Vâkıa 83:
(Haydi sizi görelim), can boğaza dayandığı zaman!...
Vâkıa 84:
O vakit (ölünün etrafında bulunan sizler), bakar durursunuz. (Elinizden bir şey gelmez, canınızın çıkmasını beklersiniz).
Vâkıa 85:
Biz ise, ona, ilim ve kudretimizle sizden çok yakınız; fakat siz, (yapılmakta olan işleri ) görmezsiniz, anlıyamazsınız.
Vâkıa 86:
Haydi (bakalım), eğer hesaba çekilmiyecekseniz,
Vâkıa 87:
(Boğaza kadar dayanan) o ruhu, geri çevirin (çıkmasın; ısrar ettiğiniz, öldükten sonra dirilme yok, hesaba çekilme yok) iddianızda doğru iseniz...
Vâkıa 88:
Amma ölü, hayırda ileri geçenlerden (Mukarrebûn’dan) ise,
Vâkıa 89:
Artık onun için bir rahatlık, hoş bir rızık ve Naîm Cenneti vardır. (Nimetleri bitmez, kedersiz bir cennet.)
Vâkıa 90:
Amma (amel defterleri sağ ellerine verilen) sağcılardan ise.
Vâkıa 91:
Artık (ey sağcı), sana sağcı kardeşlerinden selâm olsun! (emniyet ve selâmet içindesin.)