قَالَ
لَقَدْ
ظَلَمَكَ
بِسُؤَالِ
نَعْجَتِكَ
إِلَىٰ
نِعَاجِهِۦ
ۖ
وَإِنَّ
كَثِيرًا
مِّنَ
ٱلْخُلَطَآءِ
لَيَبْغِى
بَعْضُهُمْ
عَلَىٰ
بَعْضٍ
إِلَّا
ٱلَّذِينَ
ءَامَنُوا۟
وَعَمِلُوا۟
ٱلصَّٰلِحَٰتِ
وَقَلِيلٌ
مَّا
هُمْ
ۗ
وَظَنَّ
دَاوُۥدُ
أَنَّمَا
فَتَنَّٰهُ
فَٱسْتَغْفَرَ
رَبَّهُۥ
وَخَرَّ
رَاكِعًا
وَأَنَابَ
۩
Ali Fikri Yavuz:
Davûd dedi ki: “- Doğrusu o, senin bir dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten ortakların çoğu birbirine haksızlık eder; ancak iman edib de salih amel işliyenler müstesnadır. Onlar da ne kadar azdır!” Davûd sanmıştı ki, kendisine sırf bir imtihan açtık. Hemen Rabbine istiğfar etti, secdeye (*) kapandı ve tevbe ile Allah’a yöneldi. * Dikkat! Secde âyetidir. (Fahr-i Razi, tefsirinde Hz. Davûd’a isnad edilen ve peygamberler hakkında asla tecviz edilmiyen kıssaları red etmektedir. Peygamberlerin şanını korumak esas olduğundan hikayelere itibar etmiyerek hakiki manayı Cenab-ı Hakkın ilmine terk etmek en salim bir yoldur.)