Kasas 3:
Sana Musâ ve Fir´avn kıssasından hakkıyle biraz okuyacağız iyman edecek kavm için
Kasas 4:
Çünkü Fir´avn o yerde baş kaldırmış ve ahalisini fırka fırka edip arkasına takmıştı, onlardan bir taifeyi ezmek istiyor, oğullarını boğazlatıyor ve kadınlarını hayata atıyordu, o cidden müfsidlerden idi
Kasas 5:
Biz de istiyorduk ki o yerde ezilmekte olanlara lûtfedelim, onları öncül imamlar yapalım, hem onları vârisler kılalım
Kasas 6:
Ve Arzda onlara kuvvet ve müknet verelim de Fir´avne, Haman´e ve ordularına onlardan kortukları şeyi gösterelim
Kasas 7:
O esnada Musânın anasına şu vahyi verdik: onu emzir, derken aleyhinde bir korku hissettin mi o vakıt onu deryaya bırakıver, hem korkma ve mahzun olma, biz muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini mürselînden yapacağız
Kasas 8:
Bunun üzerine âli Fir´avn onu lekıyt olarak aldı, çünkü ileride kendilerine bir düşman, bir gamm olacaktı. Doğrusu Fir´avn de Hamân de, askerleri de hep cânîlerdiler
Kasas 9:
Fir´avnin hatunu ise «bir göz bebeği: bana ve sana, bunu öldürmeyin, belki bize yarar, yâhud evlâd ediniriz» dedi ve onlar farkında değillerdi
Kasas 10:
Musânın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer iymanlılardan olsun diye
Kasas 11:
Onun hemşiresine izini ta´kıyb et de demişti, o da uzaktan gözetti, onlar farkında değillerdi
Kasas 12:
Önceden ona emzikcileri haram etmiştik bu vesîle ile vardı da sizin hisabınıza bunun bakımını deruhde edecek hem ona hayırhahâne bakacak bir ehli beyt buluvereyim mi size? dedi
Kasas 13:
Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va´di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler
Kasas 14:
Vaktâ ki kıvamına irip dengini buldu ona bir hâkimiyyetle bir ılim verdik ve işte muhsinlere böyle mükâfat ederiz
Kasas 15:
Bir de şehre girdi ehalisinin bir gaflet demi idi, derken orada iki adam buldu döğüşüyorlardı biri şiy´asından biri de düşmanından, binaenaleyh şiy´asından olan ondan düşmanından olana karşı istimdad etti Musâ da ona bir yumruk indirdi işini bitiriverdi, bu dedi: Şeytanın işinden, o cidden şaşırtıcı belli bir düşman
Kasas 16:
Ya rabb dedi: doğrusu ben nefsime yazık ettim, artık mağrifetinle benim suçumu ört: o da mağrifet buyurdu, hakıkat o, öyle ğafur öyle rahîmdir
Kasas 17:
Ya rabb! Dedi: bana olan bu in´amın hakkı için artık mücrimlere aslâ zahîr olmam
Kasas 18:
Derken şehirde korku içinde sabahı etti gözetiyordu, baktı ki dün kendisinden yardım istiyen ona yine feryad ediyor, Musâ ona besbelli sen yaramazsın dedi
Kasas 19:
Deyip de o ikisinin bir düşmanı olan herifi yakalayıvermek isteyince: ya Musâ dedi: dün bir adamı öldürdüğün gibi beni de öldürmek mi istiyorsun, ara düzelticilerden olmak istemeyip de yer yüzünde bir zorba mı olmak istiyorsun
Kasas 20:
Şehrin öte başından bir adam da koşarak geldi: Musâ dedi: haberin olsun hey´et, seni öldürmek için hakkında emri müzakere ediyorlar, hemen çık! Ben cidden senin hayırhahlarındanım
Kasas 21:
Derhal oradan korku ile çıktı gözetiyordu, dedi: ya rabbi! kurtar beni bu zalim kavmden
Kasas 22:
Vaktâ ki Medyen cihetine yöneldi, ola ki rabbım beni düz yola çıkara dedi
Kasas 23:
Ve vaktâ ki Medyen suyuna vardı, üzerinde bir küme insan buldu suluyorlar, ötelerinde de iki dişi ehli buldu sakınıp duruyorlar, derdiniz nedir? Dedi «biz, çobanlar çekip gitmeyince sulamayız ve bizim babamız büyük bir pirdir» dediler
Kasas 24:
Bunun üzerine ikisine sulayıverdi, sonra gölgeye çekildi de «ya rabbi! dedi: ben cidden bana indirdiğin hayırdan dolayı bir fakirim»
Kasas 25:
Derken o ikinin birisi bir edeb-ü haya üzere yürüyerek ona geldi, «babam seni da´vet ediyor bize su çekiverdiğin ecrini sana ödemek için» dedi bunun üzerine varıp ona kıssayı anlatınca, korkma, dedi, kurtuldun o kavmden, o zalimlerden
Kasas 26:
O ikinin biri, babacığım! Dedi: onu ecîr tut, çünkü tuttuğun ecîrlerin en hayırlısı o kavîy, emîn adam
Kasas 27:
Dedi: haberin olsun ben şu iki kızımın birini sana nikâh etmek istiyorum, sen bana sekiz sene ecîrlik etmek üzere ki eğer onu doldurursan, o da kendinden, maamafih seni zorlamak istemiyorum inşaallah beni salihînden bulacaksın
Kasas 28:
Dedi: o, benimle senin aramızda, iki müddetin her hangisini ödersem demek aleyhime husumet yok ve Allah mukavelemiz üzerine vekîl
Kasas 29:
Vaktâ ki Mûsâ, artık eceli ödedi ve ehlile yola çıktı Tur canibinden bir ateş hissetti, ehline durun dedi: ben bir ateş hissettim, ümid ederim ki size ondan bir haber getiririm veya o ateşten bir eksi, belki bir ocak yakar ısınırsınız
Kasas 30:
Derken ona varınca vâdinin sağ kıyısından o mübarek buk´ada ağaçtan nidâ olundu, şöyle ki: ya Mûsâ, haberin olsun benim ben: Allah rabbül´alemin
Kasas 31:
Ve şöyle: bırak Asânı, derken onu sanki (bir cânn) bir çevik yılan gibi ihtizaz ediyor görünce öyle bir dönüp kaçtı ki arkasına bile bakmadı, ya Mûsâ, yüzünü dön ve korkma çünkü sen aminîndensin
Kasas 32:
Elini koynuna sok, çıksın bembeyaz, bir âfetsiz ve heybetten cenahını kendine kavuştur, işte bu ikisi sana iki bürhan, rabbından Fir´avne ve cem´ıyyetine, çünkü onlar fasık bir kavm oldular
Kasas 33:
Dedi: ya rabbi! ben onlardan bir adam öldürdüm korkarım beni hemen öldürürler
Kasas 34:
Biraderim Harûn ise lisanca benden fesahatlidir beni tasdık eder bir muavin olmak üzere maıyyetimde ona da risalet ver. Doğrusu ben beni tekzib ederler diye korkarım
Kasas 35:
Buyurdu ki biraderinle bâzûna kuvvet vereceğiz ve sizin için bir saltanat kuracağız da size irişemiyecekler âyetlerimizin hakkı için siz ve size tabi´ olanlar galip geleceksiniz
Kasas 36:
Vaktâ ki Musâ bunun üzerine açık açık âyetlerimizle onlara vardı bu, dediler: sırf uydurma bir sihir, biz bunu evvelki atalarımızda dahi işitmedik
Kasas 37:
Musâ da, rabbım daha iyi bilir, dedi: tarafından hidayetle gelen kim? Ve yurdun akıbeti kimin olur? Doğrusu bu: zalimler felâh bulmaz
Kasas 38:
Fir´avn ise dedi ki: Ey millet, ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum, haydi benim için çamura ocağı yak da ya Hâmân bana bir kule yap belki Musânın tanrısına muttali´ olurum, maamafih ben onu her halde yalancılardan sanıyorum
Kasas 39:
Hem de o ve askerleri yeryüzünde haksızlıkla kibirlenmek istediler ve zannettiler ki onlar bize iâde olunmıyacaklar
Kasas 40:
Biz de kendisini ve ordularını tuttuk da deryaya fırlatıverdik, şimdi bak o zâlimlerin akıbeti nasıl oldu?
Kasas 41:
Biz onları öyle baş kumandanlar yaptık ki ateşe da´vet ederler ve kıyamet günü yardım olunmazlar
Kasas 42:
Hem kendilerine bu Dünyada arkalarından bir lâ´net yağdırmaktayız hem de Kıyamet günü bunlar pek menfurlardandırlar
Kasas 43:
Celâlim hakkı için biz Mûsâya o kitabı kurûnı ûlâyı ihlâk ettiğimizden sonra nâsın vicdanlarını tenvir edecek basîretler ve bir hidayet-ü rahmet olmak üzere verdik, gerek ki tezekkür ederler
Kasas 44:
Sen ise Musâya o emri kaza ettiğimiz sıra canibi garbîde değildin, o şâhidlerden de değildin
Kasas 45:
Ve lâkin biz bir çok karınlar inşa eyledik de onların üzerlerine omür uzadı, sen Medyen ehalisi içinde ikamet ederek âyetlerimizi onlardan okuyub öğrenmedin de ve lâkin biz olduk risalet verip gönderen
Kasas 46:
Hem biz o nidayı yaptığımız vakıt sen Tûrun canibinde de değildin ve lâkin rabbından bir rahmet olarak gönderildin ki senden evvel kendilerine bir nezîr gelmemiş olan bir kavmi inzar edesin gerek ki tezekkür edeler
Kasas 47:
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rabbenâ bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler.
Kasas 48:
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rabbenâ bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler.
Kasas 49:
De ki: o halde bu ikisinden daha doğru bir kitab getirin Allah tarafından da ben ona tabi´ olayım eğer sadıksanız
Kasas 50:
Yine sana icâbet etmek istemezlerse artık bil ki onlar sırf kendi hevaları peşinde gidiyorlar, halbuki Allahdan bir doğru delil olmaksızın mücerred kendi hevası peşinde giden kimselerden daha şaşkın kim olabilir? Muhakkak ki Allah zâlimler güruhunu muvaffak etmez
Kasas 51:
Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler
Kasas 52:
Bundan evvel kendilerine kitab verdiklerimiz ona iyman ediyorlar
Kasas 53:
Hem kendilerine tilâvet olunur olunmaz «biz, dediler: buna iyman ettik bu şübhesiz hak, rabbımızdan, biz doğrusu evvelinden müsliman idik»
Kasas 54:
İşte bunlar ecirlerine iki kerre nâil kılınacaklar, çünkü sabretmişlerdir, hem de kötülüğünü iyilikle def´eyler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra sarf ederler
Kasas 55:
Ve lâğiv işittikleri zaman ondan yüzlerini çevirirler de «bize kendi amellerimiz size de kendi amelleriniz, selâmün aleyküm Allaha ısmarladık biz cahillik edenleri aramayız» derler
Kasas 56:
Doğrusu sen sevdiğine hidâyet veremezsin ve lâkin Allah, kimi dilerse hidayet verir ve hidayete irecekleri o, daha iyi bilir
Kasas 57:
Bir de, doğrusun amma biz o doğru yolu tutar seninle beraber olursak derhal yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız dediler, ya biz onlara darül´emân bir haremi mekân kılmadık da mı? Ona ledünnümüzden rızk olarak her şeyin semaratı toplanacak ve lâkin ekserîsi bilmezler
Kasas 58:
Bununla beraber biz maışetiyle şımarmış nice memleket helâk ettik, işte meskenleri bir daha arkalarından meskûn olmadı meğer ki pek az, ve hep biz vâris olduk
Kasas 59:
Hem rabbın memleketleri, ana noktasında kendilerine âyetlerimizi okur bir Resul göndermedikçe helâk edici değiller, hem de biz o memleketleri hep ahalisinin zulümleri halinde helâk etmişizdir
Kasas 60:
Hem size hangi bir şey verilmişse sırf Dünya hayatın geçici metaı ve ziynetidir, Allah yanındaki ise hem daha hayırlı hem bekalıdır, artık akıl etmez misiniz?
Kasas 61:
Ya şimdi kendisine güzel bir va´d va´dettiğimiz ve binaenaleyh ona irecek olan kimse hiç o kendisine Dünya hayatın geçici zevkına yaşattığımız, sonra Kıyamet günü o ihzar edilenlerden olacak kimse gibi olur mu?
Kasas 62:
Hele onlara haykırıb da «nerede o zu´mettiğiniz şeriklerim» diyeceği gün...
Kasas 63:
Aleyhlerinde söz hakk olmuş olanlar şöyle demektedir: ey bizim yegâne rabbımız! daha işte şunlar: o azdırdığımız kimseler, biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık sana teberri ettik onlar bizlere tapmıyorlardı
Kasas 64:
Bir de haydin yalvarın bakalım şeriklerinize denilmiştir, binaenaleyh yalvarmışlardır fakat kendilerine icabet etmemişler ve azâbı görmüşlerdir, vaktiyle hakkı görselerdi ya
Kasas 65:
Ve hele onlara haykırıb da gönderilen Peygamberlere ne cevap verdiniz diyeceği gün
Kasas 66:
Artık o gün onlara bütün haberler kör olmuştur, o vakıt onlar artık birbirlerine de soruşmazlar
Kasas 67:
Amma tevbe ve iyman edip salâh ile çalışan kimse işte o felâh bulanlardan olmayı umabilir
Kasas 68:
Rabbın dilediğini yaratır ve ihtiyar eyler, muhayyerlik onların değil, sübhan o Allah ve çok yüksek onların şirkinden
Kasas 69:
Hem rabbın bilir onların sîneleri ne saklıyor ve de i´lân ediyorlar
Kasas 70:
Allah o, başka tanrı yok ancak o, önünde sonunda hamd onun, huküm onun, nihayet döndürülüp ona götürüleceksiniz
Kasas 71:
De ki: söyleyin bakayım eğer Allah üzerinizde geceyi Kıyamet gününe kadar sermedî kılarsa size bir zıya getirecek Allahın gayri tanrı kim? Halâ dinlemiyecek misiniz?
Kasas 72:
De ki: haber verin bakayım eğer Allah üzerinizde gündüzü Kıyamet gününe kadar sermedî kılarsa size içinde dinleyeceğiniz bir gece getirecek Allahın gayri tanrı kim? Hâlâ görmiyecek misiniz?
Kasas 73:
Rahmetinden o sizin için hem geceyi hem gündüzü yaptı ki hem içinde dinlenesiniz ve hem çalışıp fazlından istiyesiniz de şükredesiniz
Kasas 74:
Ve hele onlara haykırıp ta nerede o zu´mettiğiniz şeriklerim diyeceği gün
Kasas 75:
Hem her ümmetten birer şâhid çıkardık ta haydin bürhanınızı dedik mi o vakıt hakk Allahın olduğunu bilmişler ve o uydurdukları şeyler kendilerinden gaib olup gitmişlerdir
Kasas 76:
Hakıkaten Karûn Musânın kavminden idi de onlara karşı bağyetmiş idi, ona öyle hazîneler vermiştik ki anahtarları cidden güçlü kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu, o vakıt kavmı ona şöyle demişti: güvenme çünkü Allah güvenenleri sevmez
Kasas 77:
Ve Allahın sana bu vergisi içinde sen Âhıret evini ara ve Dünyadan nasîbini unutma da Allahın sana ihsan ettiği gibi ihsan et ve Yer yüzünde fesad arama, çünkü Allah müfsidleri sevmez
Kasas 78:
Ben ona, sırf bendeki bir ılim sayesinde nâil oldum dedi, Allahın ondan evvel o kurûn içinden kuvvetçe ondan daha şiddetli ve cem´ıyyetce daha kesretli nice kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Mücrimler günahlarından suâl de olunmaz
Kasas 79:
Derken ziyneti içinde kavmına karşı huruç etti, Dünya hayati arzu edenler ah, dediler, ne olurdu şu Karûna verilen gibi bizim de olsa! O cidden büyük bir bahtiyar
Kasas 80:
Kendilerine ılim verilmiş olanlar ise yazıklar olsun size dediler: Allahın sevâbı iyman edip salâh ile çalışan kimseler için daha hayırlıdır, ona ise ancak sabredenler kavuşdular
Kasas 81:
Derken biz onu hem de sarayı ile yere geçiriverdik o vakıt Allaha karşı yardımına gelecek tarafdarları da olmadı, kendini kurtaracaklardan da değildi
Kasas 82:
Dün onun mevkıini temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: vayy be, demek ki Allah rızkı kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor, eğer Allah bize lûtf etmese idi bizi de batırmıştı, âyy demek ki hakıkat bu: kâfirler felâh bulmıyacak
Kasas 83:
O Âhıret evi (son yurd) biz onu öyle kimselere veririz ki yeryüzünde ne bir kibir ne de bir fesad istemezler, ve o akıbet korunan müttekılerindir
Kasas 84:
Her kim hasene ile gelirse o vakıt ona ondan daha hayırlısı var, her kim de seyyie ile gelirse seyyiat yapanlar hep yaptıklariyle cezalanırlar
Kasas 85:
Her halde sana o Kur´anı farz kılan seni muhakkak bir meâda kadar geri getirecektir, de ki: rabbım daha iyi bilir! Hidayetle gelen kim? Açık bir dalâl içinde olan kim?
Kasas 86:
Sen, sana kitab indirileceğini ümid eder değildin fakat rabbından bir rahmet, o halde sakın kâfirlere zahîr olma
Kasas 87:
Ve sakın sana indirildikten sonra Allahın âyatından seni çevirmesinler, hemen rabbına davet et ve sakın müşriklerden olma
Kasas 88:
Allahın yanında diğer bir tanrıya daha çağırma, başka tanrı yok ancak o, onun vechinden başka her şey helâktedir, huküm onun ve nihayet döndürülüb ona götürüleceksiniz