Meryem 2:
Rabbının rahmetini bir anış Zekerriya kuluna
Meryem 3:
O vakıt ki rabbına nida etmişti, gizli bir nida
Meryem 4:
Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım
Meryem 5:
Bu halimle ben arkamdan yerime kalacak taallûkattan endişedeyim, hatunum da akîm bulundu, onun için bana bir veliy ihsan eyle
Meryem 6:
Ki hem benim mirasımı, hem Ya´kub henadanının mirasını ala, hem de onu rızaya mazhar kıl rabbım!
Meryem 7:
Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona
Meryem 8:
Dedi: Yarab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim
Meryem 9:
Buyurdu: öyle, fakat rabbın buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin
Meryem 10:
Dedi: yarab! Bana bir alâmet yap, buyurdu ki: alâmetin, sapsağlam olduğun halde üç gece nasa söz söyleyememendir
Meryem 11:
Derken mihrabdan kavmine karşı çıktı da «Sabah ve akşam tesbih edin» diye onlara işaret verdi
Meryem 12:
Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik
Meryem 13:
Hem de ledünnümüzden bir rikkat ve bir pâklik, ki çok takvaşiar idi
Meryem 14:
Ve valideynine ihsankâr idi, cebbar, isyarkâr değil idi
Meryem 15:
Selâm ona hem doğduğu gün, hem öleceği gün hem de diri olarak ba´solunacağı gün
Meryem 16:
Kitabda Meryemi de an, o vakıt ki ailesinden çekildi de şark tarafından bir mekâna
Meryem 17:
Onlardan öte bir perde çekti derken kendisine ruhumuzu gönderdik de düzgün bir beşer halinde ona temessül ediverdi
Meryem 18:
(Meryem) ona ben, dedi: her halde senden rahmana sığınırım, sakınırsın eğer bir teki isen
Meryem 19:
(Ruh) dedi: haberin olsun ben sana gayet temiz bir oğlan vermek için sırf rabbının resulüyüm.
Meryem 20:
Dedi: benim için bir oğlan nasıl olur? bana bir beşer dokunmadı, ben bir kahbe de değilim.
Meryem 21:
Dedi öyle, fakat rabbın buyurdu ki o bana göre kolay hem onu nasa kudretimizin bir bürhanı ve tarafımızdan bir rahmet kılacağımız için, hem de o, bir kaza edilmiş emir bulunuyor
Meryem 22:
Bu suretle ona hamil oldu, ve bu hamlile uzak bir yere çekildi
Meryem 23:
Derken ağrı onu bir hurma dalına götürdü, ay dedi: nolaydım bundan evvel öleydim ve unutulmuş gitmiş olaydım
Meryem 24:
Derken ona altından nida etti: sakın mahzun olma, rabbın senin altında bir su arkı vücûde getirdi
Meryem 25:
Hurmanın da dalını kendine doğru silkele, üzerine derilmiş tâze hurmalar dökülsün
Meryem 26:
Artık ye, iç, gözün aydın olsun, bunun üzerine şayed beşerden birini görürsen ben, de: rahmana oruç adadım, onun için bu gün hiç bir inse söz söylemiyeceğim
Meryem 27:
Derken onu yüklenerek kavmine getirdi, hey Meryem! Dediler: alimallah yumurcak bir şey getirdin
Meryem 28:
Ey Harûnun hemşiresi, baban bir kötülük adamı değil idi, anan da bir kahbe değil idi
Meryem 29:
Bunun üzerine ona işaret etti, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz dediler
Meryem 30:
O dedi ki: haberiniz olsun ben Allahın kuluyum, o bana kitab verdi ve beni bir Peygamber yaptı
Meryem 31:
Ve beni her nerede olsam mübarek kıldı ve berhayat olduğum müddetçe bana namaz ve zekât tavsıye buyurdu
Meryem 32:
Ve beni valideme hürmetkâr kıldı, bir cebbar şekıy kılmadı
Meryem 33:
Ve selâm bana hem doğduğum gün hem öleceğim gün, hem diri olarak ba´s olunacağım gün
Meryem 34:
İşte hakkında niza edip durdukları İsâ ibn Meryem hak sözü olarak budur
Meryem 35:
Allahın veled ittihaz etmesi hiç bir zaman olur şey değildir, tenzih o sübhana, o bir emri murad edince sade ona ´ol!´ der, oluverir
Meryem 36:
Hem o haberiniz olsun dedi: Allah benim de rabbım sizin de rabbınızdır, onun için hep ona ibadet ediniz işte yegâne doğru yol budur
Meryem 37:
Sonra hizibler kendi aralarında ıhtilâfa düştüler, artık büyük bir günün görülecek hâilesinden veyl o küfredenlere
Meryem 38:
Neler işidecek neler görecekler onlar bize gelecekleri gün, lâkin o zalimler bugün açık dalâl içindeler
Meryem 39:
Onlar gaflet içinde iken, onlar iyman etmezlerken, o hasret gününün, o iş bitirildiği saatin dehşetini kendilerine haber ver,
Meryem 40:
her halde Arza ve bütün üzerindekilere biz varis olacağız biz, ve hep onlar bize irca olunacaklar
Meryem 41:
Kitabda İbrahimi de an, çünki o bir sıddık, bir Peygamber idi
Meryem 42:
Bir vakıt babasına demişti: â babacığım! o işitmez görmez ve sana hiç faidesi olmaz şeylere niçin taparsın
Meryem 43:
 babacığım emin ol bana ilimden sana gelmiyen hakikat geldi, gel bana uy da seni bir düz yola çıkarayım
Meryem 44:
Babacığım Şeytana tapma, çünki Şeytan rehmana âsi oldu
Meryem 45:
Babacığım ben cidden korkarım ki sana o rahmandan bir azâb dokunur da Şeytana yar olursun.
Meryem 46:
Sen dedi: benim mabudlarımdan geçmekmi istiyorsun ya İbrahim? yemin ederim ki eğer vazgeçmezsen seni muhakkak recm ederim, hem beni uzun müddet bırak git
Meryem 47:
Dedi: selâm sana, senin için rabbıma istiğfar edeceğim, çünkü o bana çok lütufkârdır
Meryem 48:
Hem sizi Allahdan başka taptıklarınızla bırakıp çekilirim de rabbıma duâ ederim, umulur ki rabbıma duâ ile bedbaht olmam
Meryem 49:
Vaktaki onları ve Allahtan başka taptıklarını bırakıp çekildi, biz de ona İshakı ve Ya´kubu bahşeyledik ve her birini birer Peygamber yaptık
Meryem 50:
Ve bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik ve hepsine dillerde yüksek bir yad-ı sıdk verdik
Meryem 51:
Kitabda Musâyı da an, çünkü o bir muhlis idi ve bir Resul bir Peygamber idi
Meryem 52:
Hem ona Tûrun canibi eymeninden nidâ ettik, hem de onu makamı münacatta mertebei kurbe erdirdik
Meryem 53:
Ve rahmetimizden ona biraderi Harûnu da bir Peygamber olarak ihsan eyledik
Meryem 54:
Kitabda İsmaili de an, çünkü o cidden va´dinde sadık idi, ve bir Resul, bir Peygamber idi
Meryem 55:
Ve hanedanına namaz ve zekât ile emrederdi ve rabbının ındinde merdıyy idi
Meryem 56:
Kitabda İdrisi de an, çünkü o bir sıddık, bir Peygamber idi
Meryem 58:
İşte bunlar Allahın kendilerine in´am eylediği Peygamberlerden, Âdem zürriyyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail zürriyyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve intihab eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine rahmanın âyetleri tilâvet olunduğu zaman ağlıyarak secdelere kapanırlardı
Meryem 59:
Sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu, namazı zayi´ ettiler ve şehvetleri ardına düştüler, bunlar da «Gayya» yı boylıyacaklar
Meryem 60:
Ancak tevbe edip iymana gelen ve salih amel işliyenler müstesna, çünkü bunlar zerre kadar hakları yenmiyerek Cennete gireceklerdir
Meryem 61:
Rahmanın kullarına va´d buyurduğu Adn Cennetlerine, şüphe yok ki onun va´di icra olunagelmiştir
Meryem 62:
Orada hiç boş söz işitmezler, ancak bir selâm, rızıkları da vardır orada sabah, akşam
Meryem 63:
O o Cennettir ki kullarımızdan her kim korunur takıyy ise ona miras kılarız
Meryem 64:
Bir de rabbının emri olmayınca biz (rabbının Resulleri) inemeyiz, önümüzdeki ardımızdaki ve bunun arasındaki hep onundur ve rabbın seni unutmuş değildir
Meryem 65:
O bütün Semavât-ü Arzın ve aralarındakilerin rabbı, binaenaleyh ona ıbadet et ve ıbadetine sebatle sabreyle, hiç sen ona bir adaş bilir misin?
Meryem 66:
Böyle iken insan diyor ki: her ne zaman ölürsem ileride mutlak bir zîhayat olarak çıkarılacak mıyım?
Meryem 67:
Ya o insan hiç bir şey değil iken bizim kendisini halketmiş olduğumuzu düşünmez mi?
Meryem 68:
Evet rabbına kasem ederim ki biz onları ve o Şeytanları muhakkak ve muhakkak mahşere toplıyacağız, sonra onları muhakkak ve muhakkak dizleri üstü Cehennemin etrafına ihzar eyliyeceğiz
Meryem 69:
Sonra her zümreden rahmana karşı en ziyade serkeşlik eden hangileri ise muhakkak ve muhakkak nez´edeceğiz
Meryem 70:
Sonra elbette biz o Cehenneme yaslanmıya evlâ olanların kimler olduğunu daha iyi biliriz:
Meryem 71:
Hem içinizden hiç biri yoktur ki mutlak ona varacak olmasın ve bu rabbının uhdesine vacib kıldığı bir kazıyyei mahkeme olmuştur
Meryem 72:
Sonra müttakı olanlara necat veririz de zalimleri dizleri üstü bırakırız
Meryem 73:
Âyetlerimiz kendilerine açık açık tecvid üzere okunduğu vakıt da o küfredenler dediler ki iyman edenlere: «bu iki ferikin hangisi makamca daha iyi ve meclis-ü mahfilce daha güzel?»
Meryem 74:
Halbuki biz kendilerinden evvel meta´ ve manzaraca daha güzel nice karınlar helâk etmişiz
Meryem 75:
De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet va´dolunacak şeyi gördükleri vakıt: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkıı daha fena ve iradesi daha zaıyf?
Meryem 76:
Hidâyeti kabul edenlere ise Allah daha ziyade hidayet verir ve bâki kalacak olan salih ameller rabbının ındinde sevabca da daha hayırlı akıbetçe de daha hayırlıdır
Meryem 77:
Şimdi şu küfredip de bana muhakkak mal ve veled verilecek diyen herifi gördün mü?
Meryem 78:
Gaybe muttali´ mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahid mi almış?
Meryem 79:
Hayır biz onun dediğini yazacağız ve kendisine azâbdan bir med çekeceğiz
Meryem 80:
Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da o bize tek başına gelecek
Meryem 81:
Tuttular Allahtan başka ma´budlar edindiler ki kendilerine ızzet ve kuvvet olsunlar diye