Yâsîn 6:
İnzar edesin, vehameti haber veresin diye bir kavme. Babalar inzar edilmedi de haberleri de yok gafiller
Yâsîn 7:
Celâlim hakkı için daha çoklarına karşı söz hakkolmuştur da onlar iymana gelmezler
Yâsîn 8:
Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar
Yâsîn 9:
Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler
Yâsîn 10:
Ve onlarca müsavidir, ha inzar etmişin kendilerini ha etmemişin; inanmazlar
Yâsîn 11:
Ancak zikri ta´kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi sakındırırsın, işte onu hem bir mağfiretle hem bir ecri kerîm ile müjdele
Yâsîn 12:
Hakıkat biz. Biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz ve zaten her şeyi açık bir kütükte bir «İmam-ı Mübîn» de ihsa etmişizdir
Yâsîn 13:
Ve onlara, o karye sahiblerini temsil getir, o dem ki ona o gönderilen Resuller varmıştı
Yâsîn 14:
O sıra ki onlara o ikiyi göndermiştik, bunları tekzib ettiler, biz de bir üçüncü ile ızzet (ve kuvvet) verdik de varıp dediler: haberiniz olsun biz sizlere gönderilmiş Resulleriz
Yâsîn 15:
Siz, dediler: bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi, siz sırf yalan söylüyorsunuz
Yâsîn 16:
Dediler: rabbımız bilir, inanın biz gerçek size gönderilmiş, Resulleriz,
Yâsîn 17:
açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze değil
Yâsîn 18:
Doğrusu dediler: biz sizinle teşe´üm ettik, yemin ederiz ki vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan recmederiz ve her halde size bizden pek acıklı bir azâb dokunur
Yâsîn 19:
Dediler: sizin şum kuşunuz beraberinizde, ya... nasıhat edilirseniz öyle mi? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavmsınız
Yâsîn 20:
O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim! dedi; uyun o gönderilen Resullere
Yâsîn 21:
Uyun sizden bir ecir istemiyen o zatlara ki onlar hidayete irmişlerdir
Yâsîn 22:
Hem neyime kulluk etmiyeyim ben, o beni yaradana? Hep de döndürülüp ona götürüleceksiniz
Yâsîn 23:
Hiç, ben ondan başka ma´budlar mı tutarım? Eğer o Rahman bana bir keder irâde buyurursa onların şefaati benden yana hiç bir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar
Yâsîn 24:
Şübhesiz ben o vakıt açık bir dalâl içindeyim
Yâsîn 25:
Haberiniz olsun ki ben rabbınıza iyman getirdim, gelin dinleyin beni
Yâsîn 27:
Rabbım bana ne mağrifet buyurdu. Beni ikram olunan kullarından kıldı.
Yâsîn 28:
Arkasından ise kavmının üzerine Semâdan bir ordu indirmedik indirecek de değildik
Yâsîn 29:
O yalnız bir sayha oldu derhal sönüverdiler.
Yâsîn 30:
Ey!.. ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı
Yâsîn 31:
Baksalar a kendilerinden evvel ne kadar karnlar helâk etmişiz, onlar hiç onlara dönüp gelmiyorlar
Yâsîn 32:
Ancak hepsi toplanıp bizim katımıza ihzar edilmişlerdir
Yâsîn 33:
Hem bir âyettir onlara ölü arz. Biz ona hayat verdik ve ondan habbeler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar
Yâsîn 34:
Ve onda Cennetler yaptık, hurma bağçeleri, üzüm bağları, neler! içlerinde kaynaklar akıttık
Yâsîn 35:
Yesinler diye mahsulünden ve kendi ellerinin ma´mulâtından, halâ şükretmiyecekler mi?
Yâsîn 36:
Tenzih o yaradan sübhane bütün o çiftleri, hepsini, Arzın bitirdiklerinden ve kendi nefislerinden ve daha bilemiyecekleri neler, nelerden
Yâsîn 37:
Bir âyet de onlara gece, ondan gündüzü soyarız bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar
Yâsîn 38:
Güneş de; kendisine mahsus bir müstekarr için cereyan ediyor, o işte o azîzi alîmin takdiridir
Yâsîn 39:
Aya da; menzil menzil ona miktarlar biçmişizdir, nihayet dönmüş eski urcun gibi olmuştur
Yâsîn 40:
Ne Güneş kendine aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçer, her biri birer felekte yüzerler
Yâsîn 41:
Bir âyet de onlara o dolu gemide zürriyyetlerini taşımamız
Yâsîn 42:
ve kendilerine o misilliden binecekleri şeyler yaratmamızdır
Yâsîn 43:
Dilersek onları gark da ederiz o vakıt ne onlara feryadcı vardır, ne de onlar kurtarılırlar
Yâsîn 44:
Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak için başka
Yâsîn 45:
Hal böyle iken onlara önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete şayan olasınız denildiği zaman
Yâsîn 46:
Kendilerine rablarının âyetlerinden her hangi bir âyet de gelse mutlaka ondan yüz çevire geldiler.
Yâsîn 47:
Allahın size merzuk kıldığı şeylerden hayra sarfedin denildiği zaman da onlara o küfredenler iyman edenler için şöyle dediler, biz hiç yedirir miyiz o kişiye ki Allah dilese ona yiyeceğini verirdi, siz apaçık bir dalâl içinde değil de nesiniz?
Yâsîn 48:
Ve ne zaman bu va´d, doğru iseniz? diyorlar
Yâsîn 49:
Başka değil, tek bir sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir
Yâsîn 50:
O zaman bir tavsıyeye bile kadir olamazlar, ailelerine de dönecek değillerdir
Yâsîn 51:
Bir de sur üfürülmüştür ne baksınlar kabirlerinden rablarına doğru akın ediyorlardır
Yâsîn 52:
Eyvah, başımıza gelenlere derler: kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? Bu işte, o Rahmanın va´d buyurduğu, doğru imiş o gönderilen Resuller
Yâsîn 53:
Başka değil, sâde bir tek sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza ihzar edilmişlerdir
Yâsîn 54:
Artık bu gün hiç kimseye zerrece zulmedilmez, ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz
Yâsîn 55:
Cidden eshabı Cennet bu gün bir şuğl içinde zevk etmektedirler
Yâsîn 56:
Kendileri ve zevceleri erîkeler üzerine kurulmuşlardır
Yâsîn 57:
Onlara orada bir meyve var, hem onlara orada ne iddia ederlerse var